Jisung açmaya çalıştıkça gözlerinin daha çok yandığını hissediyordu. En son pes edip yattığı yere iyice sokuldu. Uykulu sesiyle mırıldandı.
"Yumuşatıcıyı ne zaman değiştirdim ben?" yastığına(!) sıkıca sarıldı ve tek bacağını üstüne attı.
"Ufaklık kolun bacağını bir rahat dursun ya. Geceden beri kıpır kıpır yatıyorsun." Jisung yanan gözlerini aniden açtı.
"Sun-sunbae?"
"Gün aysa mı artık? Saat biri geçiyor."
"Özür dilerim..." Jisung yavaşça yataktan doğruldu. Başındaki ağrı anlatılamaz derecedeydi. Ne kadar süredir uyuyor olduğunu bilmiyordu fakat hâlâ yorgun ve uykulu hissediyordu kendisini.
Minho düşüncelerine dalmış çocuğu dürtüledi.
"Çok düşünüyorsun. Düşünme. Hadi geçelim mutfağa yemek yiyelim. Zaten okulu kaçırdık gitmeyelim bugün." Jisung kafa salladı.
"Sunbae, beni evine aldığın için teşekkür ederim fakat beni sevmediğini biliyorum. Sana zorluk olmaması için arkadaşıma gideceğim."
"Seni sevmiyor olabilirim ama koskoca evde tek başıma kalırken -eve ihtiyacı olan birini- dışarı atacak kadar boktan birisi değilim. İstediğin kadar kalabilirsin. İlla bir karşılık vermek istersene de evi temizler ve yemek yaparsın." Jisung artılarını ve eksiklerini düşündü. Minho'ya güvenmek istiyordu.
"Sen mutfağa geç istediğin şeyleri yap veya ye. Ben tuvalete gidip geleceğim." Jisung kafa sallayıp odadan çıktı ve mutfağa gitti. Dolabı açınca gördüğü cheesecake ile ağzı açık kaldı.
"İstediğini ye dedi. Bence alabilirim." kararsızlıkla tabakta duran cheesecake'i alıp masaya koydu. Çatal çıkartırken evi kapı zilinin sesi doldurdu. Jisung, Minho'ya bakındım. Hâlâ tuvalette olduğunu anlayınca kapıyı açmaya kendisi gitti. Açtığında karşılaştığı yüzler yüzünden kaskatı kesilmişti vücudu.
"Minho yeni sürtüğünü bulmuş ha?" diğerlerine bakıp güldü Sungho.
"Tch zevksizmiş."
"Deme öyle Junghon, baksana vücuda bu kıyafetten bile belli oluyor kıvrımları." Yunjae, Jisung'u ansızın kendine çekti ve kıyafetinin yanlarını tutup belinin etrafına sardı.
"Baksana şu bele Junghon." elini kalçasına doğru indirdi. Jisung kaskatı kalmıştı. Sesi çıkmıyordu.
"Baksana onun da hoşuna gitti ki ses çıkarmıyor." diyerek kendine yapıştırdı Jisung'u.
"BİRİ Mİ GELDİ JİSUNG?" tuvaletten çıkıp salona ilerledi. Salonun biraz ilerisinde duran ekibe baktı.
"Çek ellerini onun üzerinden Yunjae." Yunjae göz devirdi.
"Ne o Minho, artık oyuncaklarını bizimle paylaşmıyor musun?" Minho, Jisung'un bileğini kavrayıp kendine çekti ve arkasına aldı.
"Düzgün konuş Yunjae!"
"Of çok sıkıcısın Minho." diyerek salona geçti ekip. Minho ise Jisung'a mahçup gözlerle baktı.
"Eğer rahatsız olacaksan cheesecake alıp odaya git." Jisung kafa salladı. Minho, Jisung'un dolu gözlerini sildi.
"Sen ne ara romantizm adamı oldun be Minho. Bırak şu şeyi gel buraya." Jisung hızlı adımlarla odaya gitti ve kapıyı kapatıp kilitledi. Yatağa oturup dizlerini karnına çekti. Kulaklığını takıp kısık sesle müzik dinlemeye başladı. On, on beş dakika sonra kapısı çalındı. Minho olduğunu düşündüğü için direkt kapıyı açtı. Gördüğü yüzle geri kapatmaya çalıştı kapıyı. Yunjae odaya girdi. Elini Jisung'un ağzına bastırdı.
"Dinle beni ufaklık. Ağzını bırakacağım ama tek kelime bile etmeyeceksin. Eğer edersen seni bu odadan çıkamayacak hale getiririm. Anladın mı?!" Jisung gözlerindeki korkuyla kafa salladı. Yunjae ağzından çektiği elini Jisung'un beli ile kalçası arasına yerleştirdi. Yavaşça aşağıya kaldırıp kalçasını sıkıp bırakmaya başladı. Jisung dolu gözlerle ve kısık sesiyle yalvardı.
"Lü-lüt-lütfen dur... Ben ç-ç-çok kötü his-ss-sediyorum... " Yunjae, çocuğu umursamadan ellerini Jisung'un vücudunda dolaştırıyordu.
"No-nolursun ya-ya-yapma..." Yunjae sinirli bir nefes verdikten sonra gencin dudaklarına saldırdı. Jisung'un ağzından hıçkırıklar kaçmaya başladığı gibi Yunjae ellerini gencin boğazına doladı. Bir yandan da dudaklarını ısırıyor ve çekiştiriyordu.
"Nerede kaldın be Yunjae..." Jisung'un gözleri dışarıdan gelen tanıdık ses yüzünden kocaman açıldı. Ona bu şekilde yakalanmak istemiyordu. Yanlış anlamasını ve ona daha da kötü bir gözle bakmasını istemiyordu.İstemsizce gözlerinden akan yaşlar artmaya başlamıştı. Yunjae, sesi duymamıştı ki hâlâ elleri Jisung'un bedeninde, dudakları ise boynuna inmişti.
Minho, Jisung'un iyi olup olmadığına bakmak için aralık olan kapıyı tamamen açtı.
"NE YAPIYORSUN LAN SEN PİÇ!" sinirle bağırarak Yunjae'yi Jisung'un üstünden alıp yüzüne yumruklar indirmeye başladı. Yunjae, Minho'nun altından kurtulmak için debelenirken Jisung köşeye sinmiş ağlıyordu. Ortama kaos havası hakimdi. Minho, Yunjae'yi döverken içeri diğerleri girdi.
"Ne oluyor lan burada?" Junghon ve Sungho Minho'yu Yunjae'nin üstünden almaya çalışırken Seohun da Jisung'un yanına çökmüş ona yardım etmeye çalışıyordu. Kavga eden -daha doğrusu bir kişi dövüyor diğeri ise dayak yiyordu- ikiliyi ayırdıktan sonra olayı anlamaya çalışıyorlardı.
"Daha dün sen ona zorbalık yapıyordun Minho. Ne oldu da koruyorsun? Altına yattı kesin!"
"ULAN ORUSPU ÇOCUĞU! BEN EN FAZLA KÖŞEDE SIKIŞTIRIP İKİ GÖZ KORKUTUYORUM! SENİN GİBİ TECAVÜZ ETMEYE KALKMIYORUM!"
"Min-"
"KAPA ÇENENİ SİKTİR GİT! YOKSA CESEDİNİ ÇIKARIRLAR BU EVDEN YUNJAE!" Seohun konuşmaya katıldı.
"Cidden Yunjae... Tamam bizim de yaptıklarımız hoş değildi ama en azından fiziksel olarak bir taciz etmiyorduk. Ne kadar iğrenç bir kişilik çıktı içinden. Bu kadar ileri gideceğini düşünmezdim." Sungho ekledi.
"Eğer iki dakika içinde siktir olup gitmezsen, Minho'ya cesedini gömmek konusunda ben de yardım edeceğim." Yunjae son bir umutla Jungho'ya baktı.
"Hiç bakma bana Yunjae. Onlar cesedi saklarken ben de delilleri yok ederim. Kesinlikle savunulacak bir yanın yok. Artık teksin." Yunjae sinirle evden çıktı. Diğerleri de yavaş yavaş evi terk etti. Minho, yatakta küçülen bedene baktı ve yanına oturdu. Kollarını hafifçe araladı.
"Um... Sarılmak ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainy Day /MinSung\ ✅
FanfictionMinho anksiyete bozukluğu olan Jisung ile uğraşmayı seviyordu. Ta ki Jisung'un dışarıda kaldığı bir gün onun için üzülüp evine alana kadar. insta pov cr: @stray.kings143