Jisung okula geldiği üç ay içinde Young ikizlerine ve San'a iyice alışmıştı. Üçü de koşulsuz şartsız Jisung'a yardım ediyordu. Hâlâ tam olarak güvenemese bile haklarında kötü düşünmüyordu. Minho'ya karşı veya diğer zorbalara karşı elinden geldikçe koruyorlardı Jisung'u. Bu konuda minnettardı.
Jisung, hocadan izin alıp tuvalete gitti. Sınıfı Jisung'un durumunu bildikleri ve onu zora sokmak istemedikleri için Jisung konuşurken veya bir yere giderken kimse ona bakmıyordu bu durum da Jisung'un kendini daha rahat hissetmesini sağlıyordu. Arkadaki kapıdan çıkıp tuvalete gitti fakat kapıyı açamadı. Biraz daha zorladı sonrasında kilitli olduğunu düşünüp yukarı katın tuvaletine girdi. İşini bitirdikten sonra ellerini yıkamak için lavaboya geçti. Tam da sabun alırken kapı açıldı ve içeri sinirli bir ruh halinede olan Minho girdi.
"Ne arıyorsun burada ucube?" Jisung yutkundu.
"B-bizim kat kilitliydi de..."
"Aşağı inseydin o zaman. Bu bir bahane değil!"
"Aklıma gelmedi." Minho, Jisung'u duvara yapıştırdı.
"SEN KİMSİN BENİMLE DALGA GEÇME CÜRRETİNİ KENDİNDE BULUYORSUN UCUBE?" Minho'nun kükrer eşine bağırmasıyla yerine sinen Jisung zar zor konuştu.
"D-dalga geçmemiştim..." Minho dilini ağzında dolaştırdı.
"HA BEN GÖTÜMDEN UYDURUYORUM YANİ! BANA YALANCI DEMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN!"
"Hyung, öyle bir şey ima etmek istemedim..."
"BANA HYUNG DEME!"
"Ö-özür di-dilerim sunbae..." Jisung dolu gözlerini daha fazla saklayamamış ve ağlamaya başlamıştı.
"Kes ağlamayı. Çok çirkin oluyorsun. Midem kalkıyor." iğrenti dolu bakışlarla aşağıladı Jisung'u. Baş dönmesi yüzünden bedeni titreyen Jisung, düşmemek için Minho'nun formasına tutunmaya çalıştı. Fakat bu girişimi Minho'nun geri çekilmesiyle başarısız oldu. Jisung'un bedeni yerle buluşmuştu. Minho ise gülerek tuvaletten çıkmıştı.
Jisung düştüğü yerde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Nefes alış-verişi hızlandığı için arada bir tıkanıyordu. Baş dönmesi artmış ve başı fazlaca ağrımaya başlamıştı. Sooyoung içeri girdi. Jisung'u o halde görünce eli ayağına dolaşmıştı. Hızlıca Jisung'un önüne çöktü.
"Jisung? Jisung iyi misin? Sesimi duyuyor musun?" cevap alamayınca elini Jisung'un saçlarına atıp nazikçe okşamaya başladı. Jisung güçsüz kollarıyla ittir neye çalıştı Sooyoung'u. Jisung'un rahatsız olduğunu düşündüğü için önünden kalkıp yanına geçti.
Sooyoung daha yanına çökmeden Jisung kusmaya başladı. Sooyoung telefonundan Woo Young'a Jisung'un fenalaştığını bu yüzden revire götüreceğini yazıp telefonu cebine koydu. Jisung'u ayağa kaldırıp yüzünü yıkattı. Ayakta duracak kadar bile hali olmayan cılız bedeni kucakladı ve en alt kata -revire- götürdü."Soojin Noona! Jisung fenalaştı." Görevli kız, Sooyoung'un yatağa bıraktığı bedene baktı. Yatmasına rağmen hâlâ titriyor ve vücudu kasılıyordu. Dolaptan sakinleştirici iğne çıkarıp Jisung'u vurdu.
"Bu onu biraz daha rahatlatacaktır. Sen endişelenme ve sınıfına git. Teneffüslerde gelip kontrol edebilirsin."
"Ya daha kötü olursa?"
"Merak etme Sooyoung, onun kullandığı ilacın muadilini kullandım. O yüzden sorun çıkmaz. Çıkarsa direkt hastaneye gönderirim. Senin de haberin olur." Sooyoung kafa sallayıp teşekkür etti. Soojin, Jisung'un izin kağıdını yazıp Sooyoung'a verdi.
"Bunu hocana ver. Jisung'un kendine gelince eve gitsin. Dinlenmesi gerek." Sooyoung selam verip sınıfına gitti.
°öğle arasında°
Young ikizleri ve San hızlıca Jisung'un yanına gittiler. Yattığı yerde doğrulandı Jisung endişe ile ona bakan yüzlere gülümsedi.
"Endişelenmeyin. Ufak bir ataktı sadece."
"UFAK?" Wooyoung tepki gösterdi. Sooyoung da onu devam ettirdi.
"Bu ufak bir ataksa büyük hali nasıldır kim bilir..."
"Daha iyi misin Jisung?"
"İyiyim San."
"Bir şey ister misin?"
"Öğle aranızın keyfini sürün, sadece bunu istiyorum. Zaten numaranız var. Kötü hissedersem mesaj atarım." Üçlü tam itiraz etmek için ağzını açtığında Jisung laflarını kesti.
"Hadi gidin ve yemek yiyin. Alıştım ben bu durumlara." gülerek bitirdi cümlesini.
"Bak, kötü hissedersem yazacaksın tamam mı?"
"Tamam Sooyoung. Söz veriyorum yazacağım." üç arkadaş Jisung'un zoruyla dışarı çıktı.
Tek başına kalan Jisung kafasını arkaya atıp gözlerini kapadı. Bomboş zihnine aniden düşünceler dolaşmaya başladı.
'Neden böyle olmak zorundaydım? İki lafı bir araya getiremeyen, hakkını savunamayan, herkesin eziklediği birisi olmak zorunda mıydım? Niye ailem bile sevmiyor beni? Neden yanımda hiç destek yok? Neden kimse beni anlamak için uğraşmıyor..? İğreniyorum kendimden... Bu kadar aciz olmaktan, ezik olmaktan, en ufak şeyde bile titreyerek geçirdiğim atanlardan, kurmaktan, bitmek bilmeyen bayılmalardan, sonu gelmeyen kabuslardan, kimsenin alınmayacağı şeylere bile anlam yükleyip ağlamaktan nefret ediyorum... Sadece diğerleri gibi normal bir insan olmak istiyorum, çok mu şey istiyorum ya..? Onlar gibi olmak için her şeyi yapardım... Kimseyi siklemeden hayatımı yaşamayı, hakaret edilince karşılık vermeyi, insanlaeın beni kabullenmesini, arkadaş çevrem olmasını isterdim... Çok mu ya?"
"Jisung!" Yüksek sesle kafasını sesin sahibine çevirdi.
"On dakikadır sesleniyorum. Arkadaşların eşyalarını getirdi ben de izin kağıdını teslim ettim hocaya. Artık evine gidip dinlen."
"Teşekkürler Soojin Noona." Jisung yavaş yavaş yataktan kalkıp montunu giydi, çantasını ve kulaklıklarını taktı. Hiç kimse ile herhangi bir temas kurmadan okuldan çıkıp otobüs durağına yöneldi. Otobüs onun için cehennem gibiydi ama elli dakika yürüyebilecek gücü kendinde hissetmiyordu. Şarkılsr eşliğinde durağa vardı. En geç beş dakika sonra otobüs durağa yanaştı. Jisung kartını çıkarıp bastı fakat içinde yeterli bakiye yoktu. Utançla otobüsten inerken birisi seslendi.
"Hey! Gel ben basayım." Jisung utançtan yanakları ve kulaklatı kıpkırmızı olmuş halde gencin önünde hafif bir şekilde eğildi. Genç, kalktığı yere gerginlikten titreyen Jisung'u oturttu. Otobüsle işkence gibi geçen ön beş dakikanın sonunda Jisung inmiş hızlı adımlarla evine gitmişti. Kapıyı çalıp açılmasını bekledi.
"Jisung? Bu saatte ne işin var evde!"
"Rahatsızlandığım için hemşire izin kağıdını yazdı. Eve git dınlen, dedi. Ben de geldim."
"Of yine mi Jisung ya. Geç içeri." Jisung ayakkabılarını kaldırıp odasına doğru gitti. İçeri girince üstünü bile değiştirmeden kendini yatağa bıraktı. Gözleri günün yorgunluğu ile kapanmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainy Day /MinSung\ ✅
FanficMinho anksiyete bozukluğu olan Jisung ile uğraşmayı seviyordu. Ta ki Jisung'un dışarıda kaldığı bir gün onun için üzülüp evine alana kadar. insta pov cr: @stray.kings143