Dördümüz, Jin'in dağlarda dolaşmak için bulduğu bir arabaya bindik.Arabayı Namjoon kullanıyordu.Seokjin sürücü koltuğunun yanındaki koltukta oturuyor, Hoseok ve ben ise arkada oturuyorduk.
"Beni dikkatle dinleyin hepiniz."Namjoon sigarasını dudaklarının arasına alıp konuşmaya başladı."Jungkook'un yakalandığı yere vardığımızda, benim emrim olmadan kimse hareket etmesin.Taehyung'un dediği gibi küçük bir hata yaparsak Jungkook'un hayatını riske atmış oluruz.Taehyung sende, o kişiye zeka yerine öfkeyle davranırsan aynı şey olur."
Haklıydı, sakin ve akıllı davranmalıydım.Dikkatli olmak gerekliydi.
"Belki de o kişiyle yüzleşmemize bile gerek yok, hadi Jungkook'u alıp kaçalım bence." Hoseok tuhaf sözlerini tekrar söylediğinde hepimiz aynı anda iç çektik.
"önce oraya bir gidelim" Jin, ebeveynlerimiz gibi konuştu.
"Lütfen biraz daha hızlı gidelim." dediğimde Namjoon bana gergince baktı."Düşünmeden, gergince ya da aceleyle bir şeyler yapmamamız gerektiğini daha önce söylediyimi düşünüyorum"
Aslında, Jungkook'u kurtarmak için elim boş gitmiyordum.Şifre belgelerini yedek olarak yanımda götürüyordüm.
Sanırım Jungkook'a karşı ikinci kez bu tür bir korku hissediyordum.Ona bir şey olacağı hissi kalbimi paramparça etmeye yetiyordu.Bu duyguların adı neydi?Belki de sadece vicdandı..ya da acıma duygusu..muhtemelen yerinde kim olsa aynısını yapardım.
Yada bambaşka bir şey...
📎Jungkook📎
"Gördün mü? Taehyung artık mesajlarıma cevap bile vermiyor.."
Adı Jongin olan bu adam kaç kere gelip saçımdan tutmuş başımı kaldırıyordu bilmiyorum ama canımın çok yandığı açıkça ortadaydı. Ellerim sandalyeye bağlı acı içinde ağlıyordum.Bana iki kez sert bir tokat atmıştı.Ama ikincisinde narin bedenim dayanamamış, bayılmıştım.Şimdi, daha yeni uyanıyordum ki tekrar sinirli bir şekilde gelip saçımdan tutmuştu.
Taehyung ve ailesinin artık benden kurtuldukları için mutlu olduklarından emindim.Beni buradan kimse kurtarmayacaktı."Taehyung'un zamanı doldu.Bundan sonra başına ne gelirse onun suçu güzelim."
Söylediği sözlerden sonra yanıma yaklaştı ve sandalyenin arkasına geçti. Ellerini ellerimde hissettiğimde ellerimi açtığını anladım.
Gitmeme izin mi verecekti yoksa?
"Bekle, Taehyung'a daha son sözlerimi söylemedim." dedi ve ellerimi açmaktan vazgeçti. Eline ekranı kırık olan telefonunu aldı ve Taehyung'u aramaya başladı.
Taehyung cevap vermiş olmalı ki, Jongin, "Taehyung, her şeye geç kaldın.On dakika sonra Sana Jungkook'un güzel sesli videolarını göndereceğim,ne demek istediğimi anlamışsınızdır muhtemelen" deyip telefonu kapatmıştı.
Taehyung beni kurtarmazdı..Belki de şu an evinde mutlu bir şekilde eğleniyordu.Şimdi ne yapacaktım?Tanrım sen kurtar beni lütfen..
Ellerimi açmak için tekrar yaklaştı.Gergin bir şekilde nefes alarak ellerimi açmaya çalışıyordu.Ama açmak için sabırsızlanınca büyük bir bıçak aldı ve ipleri kesmeye başladı.
"Lütfen bırak gideyim, ben sana ne yaptım ki..Lütfen..Daha on dokuz yaşındayım..."
Ağlayarak ağzıma ilk gelen şeyleri söylediğimde beni dinlemedi bile.
Kolumdan tuttu ve beni başka bir odaya sürüklemeye başladı.O sırada yardım için bağırıyor ve kurtulacağımı umuyordum.Ama hayaller ve yaşamlar arasında her zaman büyük bir fark vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|FOR HAPPINESS||TAEKOOK~
FanficJungkook'un ve Taehyung'un ailesi, aile düşmanlığını sona erdirmek için Taehyung ve Jungkook'u evlendirir.Ama durumun kötüleşeceğini bilmiyorlardı. MPREG.