five: black

86 16 12
                                    

Mrb, oy ve yorumlarınız çok önemli🙏🏻💜

☁︎☁︎☁︎

Bugün değersiz olduğumun farkına varışımın yetmiş yedinci günü.

Dün Namjoon gelip saatlerce benimle ilgilendi. Kendimi hem suçlu hem de biraz iyi hissettim. Keşke tüm hisler benden bir anda çekilip alınsaydı da kurtulsaydım, hissiz bir dünya daha rahat olurdu benim için.

Namjoon'a ışıktan bahsettim. Önce korktu, sonra daha fazlasını anlatmamı istedi. Normaldi, bu bataklığa çekildiğimden beri hiç farklı bir şeyden bahsettiğimi görmemişti. Benim için de yeniydi, ben de korkmuştum. Hâlâ da korkuyordum. Uzun zamandır hissetmediğim bir duygu, beni ne hâle getireceği belli değil; çok daha kötü bile yapabilir. Daha ne kadar kötü olabilirim gerçi...

Namjoon'un bana verdiği nasihatları dinlemeye karar verdim. "Gezmek zorunda değilsin, sitenin bahçesine çık biraz." demişti dün.

Üstümde düz bir sweet, altımda eşofman vardı; değiştirmeme gerek yoktu. Dağılmış saçlarımı ellerimle taramam kendime çekidüzen vermeme yetti.

Evden çıktım ve aşağı inmek için asansörü kullandım. Sitenin büyük bahçesine vardığımda serin hava beni huzursuz etti. Sıcacık evinden ayrılıp dışarı çıkmak ne korkunç şeydi.

Yürüdüm, yürüdüm. Yürürken ışığı düşündüm. Sürekli onunla alakalı şeyler izlemeye başlamıştım. Çok güzel gülüyordu, öyle ki gördüğüm zaman artık o neşesi beni rahatsız etmiyordu. Jungkook'la arkadaş olmasının büyük bir şans olduğunu aklımdan geçirdim, burnumun dibindeydi.

Tıpkı şu anda da olduğu gibi.

Bu nasıl bir tesadüftü?

Benimle olmasını istemiştim. Yanımda durup destek olmasını. Ne iyilik yapmıştım da inanmadığım Tanrı bana ışığı göndermişti?

Taşın soğukluğu bacaklarımı titretti. Işığın sıcaklığı kalbimi eritti.

"Sunbae, iyi misin?"

Başımı eğip sağa sola sallayarak reddettim. Yüzüne bakamıyordum, bakarsam ağlardım.

"Ne oldu? Özel değilse bana anlatabilirsin."

Sesi o kadar yumuşak ve rahatlatıcıydı ki göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Fark ettiği anda gözleri büyüdü, acınası hâlime baktı şaşkın şaşkın.

"Dizine..." dedim gözlerimi kaçırarak. "Yatabilir miyim?"

Başta afalladı, sonra "Tabii tabii," dedi hemen. "yatabilirsin."

Hıçkırıklarımı tutmaya çalışırken burnumu çekip dizine yattım. Orada uyuyabilirdim.

Ses çıkarmamak için elimi ağzıma götürüp ağlamamı içine atmaya çalıştım.

"Başımı okşar mısın? Lütfen..."

Hiç tereddüt etmedi. Anında elini birbirine girmiş saçlarıma götürdü ve sevmeye başladı. Ağlaya ağlaya uyukladım. Arada tekrar şiddetlenince tatlı sesi kulaklarımı doldurdu.

"Şşşh, bir şey yok sunbae... Ben seninleyim..."

O gün tamamiyle bağlandım sana.

O gün tamamiyle bağlandım sana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☁︎☁︎☁︎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☁︎☁︎☁︎

Oy atmayı, yorum yapmayı ve beni takip etmiyorsanız da sakın takip etmeyi unutmayın. Öpüldünüzz efenim💜💅🏻

𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐓𝐨 𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐢𝐧𝐤 | 𝐓𝐚𝐞𝐋𝐢𝐜𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin