Bu bölümü;
"Karanlıktan korkan ama karanlık gökyüzünde beliren yıldızlara hayranlıkla bakan gözlere armağan ediyorum. Her karanlık, korkutucu değildir. Korkutucu olan karanlığı yenecek tek ışık, içinizdekidir."🦪🎲
Keyifli okumalar! Yorum ve beğenilerinizi lütfen eksik etmeyin :)
Bölüm şarkıları; Wicked Game, Chris Isaak / Scorpions, Send Me An Angel
Küçük kızdan mutlusu yoktu artık. Kardeşi ile kar topu oynuyor, kardan adam yapıyordu. "Gözlerine de zeytin koyalım Vera!" dedi Melda neşeyle. Soğuktan burnu kızarmıştı. Ablası elinde ki zeytinleri kardan adamın gözlerine yerleştirirken onu hayranlıkla izledi. Ona abla demiyordu çünkü onu ablası olmasından çok arkadaşı gibi görüyordu. Onu sık göremese de çok özlüyordu. Onu arıyor, karnelerini gösteriyor, aldığı yeni patenlerden bahsediyordu. Vera onu hep buruk bir gülümseme ile dinliyordu. Küçük çocukların gözlerinde ışık olurdu, Vera'nın ışığını çalmışlardı, Vera'nın gözleri parlamıyordu.
Karanlık gökyüzünde yalnız başına görünen hiçbir yıldız yeterince ışık veremezdi. Etrafında ki yıldızlar birlik olur, karanlığa aydınlık olurlardı. Vera gökyüzünde ki yalnız yıldızdı. Işığı ancak kendi ruhunu aydınlatmaya yetiyordu. Fakat ruhu kırıklarla doluydu, ışığı o kırıklardan dışarı sızıyor, kendi içinin karanlığını aydınlatmaya da yetemiyordu.
Melda büyük bir coşkuyla ablasının sırtına atıldı. Dizlerinin üzerinde kardan adamın burnuna havucu yerleştiren Vera, sırtında hissettiği baskı ile sendeledi. Melda kahkahalar ile gülerken, ikisi de sırtlarının üstüne yuvarlandılar. Kar onları içine hapsederken, Vera uzandıkları yerden neşeyle kalktı. Melda'nın boğuk sesini duyduğunda yüzündeki gülümsemesi soldu. Kardeşi karın içine gömülmüş, üzerine yığılan karın ağırlığı ile küçük bedenini hareket ettiremiyordu. Vera parmaklarını karın üzerine geçirdi. Melda'nın boğuk sesi yükselirken, bir başka sesle de daha irkildi Vera. Annesi pencerede durmuş, onlara sesleniyordu.
"Melda, güzel kızım üşüyeceksin. İçeri gelin."
Güzel kızım... Annesi Vera'ya hiç böyle seslenmemişti. Üşüyeceksin... O sırada avuçlarından düşen karın bıraktığı sızıyı hissetti Vera. Elleri kıpkırmızı olmuş, üşüyordu. Annesi neden sadece Melda'nın üşümesinden endişe duymuştu? Vera üşümez miydi?
Melda'yı seviyorlardı, onu koruyor, ona yeni patenler alıyorlardı. Vera'nın hiç patenleri olmamıştı. Karın derinlerinden gelen boğuk ses giderek arttığında Vera dizinin üzerinde doğruldu. Bakışlarının ardında korkunç bir his belirdi. Yanlış olan, kötülükten gelen bir his. Vera'ya ait değildi. Fakat kalbinde ki yarıklar öyle büyümüştü ki, içinde hırsla harmanlanan bir ateş yanıyordu. O hırs, Vera'nın zihnini ele geçiriyordu. Ayağa kalkıp pencerede duran annesine baktı Vera. Eve çok uzaklardı, annesi onları çok net göremiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK İNCİ | RESİTAL
Любовные романыÖnümde bir ayağı sallanan iskemle, boynumda urganım olmuş inciler, arkamda geçmişin zehirli izleri, avuçlarımda omuzlarıma binen her yükten bin kat ağır bir kalp vardı şimdi. Çıkmazların seni kendine en tutsak edeni kalbin ve aklın arasında olanıydı...