50.bölüm Kolye

202 21 3
                                    

"Dikilip durmaktan resmen ayaklarım iki katına çıktı." Bacaklarımı masaya doğru uzatıp sandalyemde olabildiğince rahatlamaya çalıştım. 

Uzun süren toplantı sonrası Dolunay ile baş başa olmamızın verdiği özgürlük hissi  daha bu sabah fönlediğim saçlarımı tükenmez kalem yardımı ile topuz yaptım. Şakülü kayan saçlarım bir arada tutunmak için çabalarken belkide birkaç saat sonra oluşabilecek baş ağrısını önemsemedim.

"Masaja ihtiyacım var..." Ellerim amatör bir şekilde omuzlarımı ovarken güçlü bir kadın olmanın tuttuğunu koparmanın sandığım kadar kolay olmadığını çok iyi anlamıştım.

"Kahve içsek mi?" Kendi kendime çırpındığımı gören Dolunay yavaşça ayağa kalkıp arkama geçti. Kendi kendime yeteceğim derken bazı şeyleri çok fazla abarttığımı düşünüyor olmalıydı.

"Ellerin dert görmesin." Tutulan boynum azda olsa rahatlamış hareket kabiliyetim bir miktar yerine gelmişti.

Yaşlı teyzeler gibi konuşmaya başlamam Dolunay'ı güldürürken benim aklım fikrim hala daha uzak diyarlarda saatlerce Thai masajı yaptırma ihtimalindeydi.

"Sıra sende..." 

Benimle karşılık beklemeden ilgilenen Dolunay'ı önüme oturtmaya çalıştım.

Gerek olmadığını söyleyen genç kız "Ben bir anneyim." derken sağa sola koşuşturan Bıcırık'ı düşünmeden edememiştim.  "Ayakta kalmak benim için sıradan, oturup dinlenmem gerektiğinde ne olduğunu şaşırıyor yadırgıyorum."

Dağılan saçlarımı tellerimi germeyecek bir şekilde topladı. Zor koşullar atik çözümler getirir misali bilumum her şeyle acısız topuz yapmayı öğrenmişti.

"İnsan anne olunca imkansızı başarmayı öğreniyor."

Ellerini birbirine çarpıp oturduğum sandalyeden uzaklaştı. 

"Yine mi acı kahve..." Dışarı çıkmadan önce son bir kez bana bakması eseri ile gurur duyduğunu düşündürtmüştü.

Dolunay batarya mı güçlendirecek kahveyi hazırlatırken ben çoktan telefonumu çıkartmış sosyal medyamı güncellemeye başlamıştım.

Genç bir kızken bile bu kadar aktif kullanmadığım instagramı şimdi sürekli kontrol ediyor, birkaç filtre ile süslediğim resimlerimi Arslan'a neler yaptığımı anlatmak için kullanıyordum..

"Seda..." Elinde tepsi içeri giren Dolunay sol elinde duran telefonu salladı. Yaptığım paylaşımı görmüş asık bir suratla içeri girmişti. "Bu ne?"

"Arslan'ın beğenisi..." Paylaşır paylaşmaz gelen beğeni gülümsememe neden olurken Dolunay 'ın neden endişelendiğini anlamaktan uzaktım "Güzel çıkmışım değil mi?"

Ben ben olsaydım bende beni beğenirdim temalı konuşmamı yaparken kahveleri dağıtan Dolunay cıkcıkladı. Piyasa araştırması için gittiğimiz güzellik salonunda üzerimizde önlüklerle çekildiğim resimin ayağımızı kaydırabileceğini düşünüyordu.

"Kimin nereden haberi olacak?" Üç beş takipçiye sahip hesabım benim gizli köşemden farksız sayılırdı.

Demircan'ın Cansel ile birlikte iş yaparken çektiği resimlerimize kimsenin ulaşması mümkün değildi.

"Hem karşında bir iş kadını var." Geçmişte peşimde olan magazinin çoktan yakamı bıraktığını söyleyip gülümsedim.

"Biz yine tedbiri elden bırakmayalım da." Bir daha ki sefere daha dikkatli olmamı söyledi.

Kahvesini içerken sunduğum "Saunaya mı gitsek?" teklifini reddetmiş Bıcırık'ın onu evde beklediğini söylemişti.

"Saati geldi, şimdi yürüyüşe çıkartmazsam çıldırır..."

Azat (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin