16. bölüm Akhan

226 21 0
                                    

"Seda..." Pazar günü Cansel ve Aylin'le kahvaltı yapmak için şehrin kalabalığından uzak bir yerde vakit geçirmeyi seçmiş, görmeyi  arzulayabileceğim son kişi ile karşılaşmıştım. Akhan'la...

"Geri geldiğini bilmiyordum..."  Sanki hakkımda çok bir bilgisi varmış gibi pis bir sırıtışla yanıma geldi. Yakın davranması, kırık yıllık dostmuşuz gibi şakalaşmaya çalışması sinir bozucuydu.

"Bende haber vermem gerektiğini bilmiyordum."

Hiçbir şey Akhan gibi birini yıldıramaz geri püskürtemezdi. "Bu işte birlikte değil miyiz?"

Henüz içeride masada duran toparlanmaya çalışan Cansel'i bakışları ile işaret etti.

Çenem gerilmiş kaşlarım çatılmıştı. "Hiçbir şeyde birlikte değiliz."

Babamla bir şeyler karıştıran Akhan tehlikeli bir adamdı. Daha biz lisedeyken yaydığı aura o kadar korkunçtu ki. Aradan geçen yılllar daha fazla kirlenmesine neden olmuştu.

Düşünün bunu Marco Accardi ile yakın ilişkiler kuran biri söylüyordu.

"Sen öyle diyorsan." Omuz silkti. "... ben alacağıma bakar, yapmam gerekeni yaparım. Sen masum rolü yapmaya devam et." Köşede duran kız arkadaşını gösterip çok vakti olmadığını ima etti.  

Nasıl biri Akhan gibi biri ile sevgili olurdu bilmiyorum ama usluca Akhan'ı bekleyen kızın psikolojik tedaviye falan ihtiyacı olmalıydı.

"Seda..." Arabayı çeken Arslan hızla araçtan indi. Akhan ile benim arama girip beni korumaya çalıştı.

"Köpişinde  geldiğine göre, ben gidebilirim.." Alayla baştan aşağı aramızda ki bedeni süzmüş kahkaha atmıştı. "...yeniden görüşürüz."

El sallayıp göz kırptı.

O arabasına binip mekandan ayrılırken mahcup gözlerim Arslan ile buluştu. "Özür dilerim ben..."

"Ondan uzak dur Seda." Arslan'ın tedirgin suratı yanımıza gelen Aylin ve Cansel'inde dikkatini çekmişti.

İkili bir şey mi kaçırdık diye sorarken Arslan yarım kalan konuşması yüzünden patlamaya hazır bir bomba gibi duruyordu.

"Gidelim mi?" İçten bir şekilde gülümseyip kızlarla arabaya yöneldim. Kolumu tutan Arslan araca binmeden önce ona bakmamı sağladı. "Ciddiyim..."

Emir vermeyen aksine denileni yerine getiren genç gerçekten de ciddi duruyordu.

"Sonra konuşsak..."

Gülücüklerin arasından çıkan fısıltım Arslan'ı ikna etmemişe benziyordu. Kolumu bırakmadı, biraz daha ona dönmem sağladı.

"Babam malum..." Elimle kolumda duran elleri ittirdim. "Karşılaşmaya görüşmeye mecburum..." Gözlerimle şüpheli bir şekilde bize bakan kızları gösterip arabaya bindim...

#####

"Pazar kahvaltısını  birlikte yapsaydık." Akşam yemeğini hazırlayan halam, kahvaltıya gelmediğim için trip atıyordu. 

Ailenin birleştirici gücü olan halam olmasa kimsenin birlikte vakit geçireceği yoktu.

"Bir dahaki sefere..."Masada bana ait sandalyeye oturup beklemeye başladım.

Trafik yüzünden telaşla içeri giren Dolunay , yağmurdan ıslanan saçlarını kuruturken ben çenek ellerimin üzerinde onu ilk gördüğüm günü düşünüyordum.

"Hiç değişmemiş..." 

Dolunay sevimli yüz hatlarına sahip olan bir kızdı. İçten karakteri herkesin kısa sürede onu sevmesini sağlıyordu. Var oluşuna karşı çıkan babam bile Dolunay'ı sevmiş koruyup kollamaya başlamıştı. Belki de onun varlığından rahatsız olana bir ben kalmış olabilirdim. Ve ben bile Arslan yüzünden nefret etmek istediğim kıza öfkelenemiyor nefret edemiyordum.

Azat (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin