Coco Pops

49 10 46
                                    

İkinci bölüme de burdasınız ya teşekkür ederim 🧸

Sözler, hisler, duygular, düşünceler... Çoğu zaman insanın canını yakar. Benim söylediğim her söz; hissettiğim duygular ve düşüncelerim... Hepsinin ortak tek bir noktası var. Annem ve babam.

Yanımda olsalar ne olurdu?
Birlikte olsak ne hissederdim?
Beraber olsak ne düşünürdüm?

O gün, o mekana gitmek için o kadar itiraz etmeseydim her şey daha güzel olabilirdi. Ya da ısrarlarıma olumsuz cevap verseler ve ben onlara küssem her şey çok daha iyi olabilirdi. Sonunda ölüm olacağını düşünemeden evden çıktığımda böyle olacağını bilsem yine de gitmek ister miydim? Hayır! Günlerce hastanede baygın bir şekilde uyuduktan sonra kendime gelip Duru'nun yanında beklemek peki? Asla! Hiç birini istemezdim. Bu olayda her zaman kendimi suçlayacak kadar berbat hissediyordum. Ve evet suçlu bendim. Annem ve babamın ölmesinin sebebi bendim!

Kimseden çıt çıkmayınca ortamdaki sessizlik gerilmeme sebep oldu. Duru iştahla önündeki mantısını yerken Nida abla da benim gibi sadece yemeğiyle oynuyordu. Hakan Abi emniyetten gelen telefon ile evden hızlı bir şekilde çıkmış ve gece geç saate kadar dönmeyeceğini söylemişti. Tuna, Kemal, Yakup yemeklerini bitirmiş ama sofradan kalkmamıştı.

Herkes suspus otururken yemeğimi yemediğim için karnımdan gelen guruldama sesi tüm gözlerin bana dönmesine sebep oldu. Kemal ilk başta gülecek gibi oldu. Yakup hızlıca dirseği ile Kemali dürttüğünde gülemedi. Yanaklarımın kızardığını hissettiğim zaman başımı öne doğru eğerek yüzümü saklamaya çalıştım. "Hayatcığım neden yemeğini yemiyorsun?" Biraz bekledikten sonra başımı hızlı bir şekilde Nida ablaya çevirdim. Gözlerim bir Nida ablaya bir de önündeki tabağına kaydığında bu yaptığım hareket ne demek istediğimi konuşmadan anlamasını sağladı. Buna mutlu olmuştum. Konuşmak için enerjim yoktu. Elleriyle ağzına fermuar çeker gibi yaptı. Bu hareketi biraz olsun sırıtmama sebep olduğundan hafifçe güldüm. Güldüğümü anlayan tek kişi o oldu sofrada.

"Çocuklar isterseniz siz salona geçin. Ben ve Hayat buraları toplarız." diye konuştuğunda Nida abla, Duru bunu fırsat bilip içeriye kaçtı. Kemaller de masadan hızlı bir şekilde kalkıp salona doğru ilerlediler.

"Neden bugün size geldiler? Yani amaçları neydi?" Nida abla birkaç saniye duraksadıktan sonra konuşmak ile konuşmamak arasında gidip geldi. "Hakan sana bunu gelince açıklar."

Sofrayı topladıktan sonra Nida abla ile salona geçtik. "Nida abla siz de kutu oyunları vardı. Nerede onlar?" Kemalin bakışları Duruya döndüğünde o bakışların arkasında rahatsız edici düşünceler gördüm. Bu bakışları Kemalden ölesiye tiksinmeme sebep oldu.

"Oo Nida abla Duru doğruysa getir de oynayalım." dedi Kemal. "Otur otur bir yere kadar." diye devam ettirdi Yakup. "Sıkıntıdan patlamak üzereyim." diyerek de sözü bitirdi Tuna.

"Uno oynamak ister misiniz?" Nida ablanın içeriden gelen sesi ile Duru kimseye fırsat bırakmadan 'Evet' diye uzunca bağırdı ve birinci tur başladı.

"Hadi ama nasıl kartlar bunlar. Hayat sen düzgün karıştırdığına emin misin?" Yakup'un kartlarının yarısından fazlası kırmızıydı. Kartlarını sevmediğini belirtirken hepsini göstermişti bize ve tam bir oyunbozandı. "Evet eminim. Hatta hatırlatırım. 'Daha ne kadar karıştıracaksın.' diye şikâyet etmeye başlamıştın." Ellerini havaya kaldırıp birkaç saniye öylece durdu. Sonra da sağ eli ile ağzına fermuar çekermiş gibi yaptı. Bu hareketi çok severdim fakat onun yapmasından rahatsız olmuştum. Yakup'a hiçbir tepki göstermeden ya da bir şey söylemeden oyunumuza devam ettik.

Sanaldan ÇalınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin