Mor Mektup

42 10 42
                                    

Üçüncü bölüm ile buralardayımmm. Lütfen alttaki yıldıza tıklar mısınız??İyi okumalarrr🧸

Neredeyim ben? Parti mi? Koşarak yanıma gelen ve gelir gelmez bacağımı sallayan kız aniden bağırmaya başladı. "Hadii! Parti bu tarafta." Başka bir kız geldi bu sefer de yanıma. Elimden tutup beni diğer kızın gösterdiği yere doğru sürüklemeye başladı. Arkamdan gelen başka bir erkek de sırtımdan ittiriyordu. Hızlanarak oraya doğru ilerlerken etrafımdaki çocukların neşesi benimde neşemi arttırıyordu. Parti alanında vardığımda çember oluşturan bir grup çocuğun bağrıştığını duydum. Hep bir ağzından "Vur, vur, vur!" diye haykırıyorlardı. Pinyata mı vardı acaba? Çocukları aşarak ortaya doğru ilerledim. Suratımdaki gülümseme saniyesinde silindi karşımdaki manzara yüzünden. Duru bir kütüğün üstüne bağlanmış ve anlına silahın namlusu dayanmıştı. "Durun! Ne yapıyorsunuz?" diye haykırdığımda etrafımdaki çocukların sesleri gittikçe yok oldu. "Siz delirdiniz mi? Ne vur diye bağırıyorsunuz! Pinyata değil ki bu vur, vur, vur." Etrafımdaki herkesin neşeyle bakan gözleri anında nefret baloncuklarına dönüşürken karşımdaki manzara beni şok etti. "İndir sende o silahı! Bu kadar saçmalık yeter!" Karşımda siyah bir gölgeden ibaret olan bu üç kişi kafasını bana çevirdi. İşte tam da o an ikinci bir şok yaşadım. "Tuna ne yapıyorsun sen? İndirsene o silahı. Bak bu kadar şaka yeter cidden!" Suratında ki hain ve şeytani gülümseme benim sinirlerimi iyice bozdu. "Yakup, Kemal söylesenize arkadaşınıza indirsin silahını." Onlarda da aynı gülümseme olunca iyice sinirlendim. Etrafımdaki çocuklar birer birer ortalıktan kayboluyordu. Herkes gidince ben, karşımda duran üç psikopat ve kütüğe bağlanmış duru baş başa kaldık. Tuna silahın tetiğini çektiğin de Yakup ve Kemal bana doğru yaklaştı. O an ne oldu bilmiyorum ama yerimden kıpırdayamadım. Yakup ve Kemal kollarımdan tuttuğunda Tuna saymaya başladı. "1..." Kafamı sağa solla sallıyordum. "Bırakın beni! Durun yapmayın!" Beni dinlemediler. "2..." derken baya zevkli gözüküyordu ve kahkaha atıyordu. "Yapma! Lütfen yapma!" Hıçkırıklarım tüm bedenimi ele geçirmişti. "Ve 3" Silah sesi kulaklarımı doldurdu. Duru'nun akan kanı yavaş yavaş ayaklarıma doğru gelmeye başladı. "Şimdi sıra sende." Büyük bir heyecanla beni Tuna'nın yanına götüren bu ikiliye beni bırakmaları için bağırıp duruyordum. Kütüğün yanına gittiğimde Duru'nun parçalanan göğüs kafesi canımı acıttı. Pis katiller tam da kalbinden vurmuştu! Onu gördüğüm zaman tekrardan hıçkırıklarım bedenimi ele geçirdi. "Katilsiniz siz! Pis, acımasız ve vicdansız katillersiniz!"

"Abla kalk! Abla uyan, sadece bir kabus. Sakinleş!" İçime çektiğim derin nefesle yattığım yerden hızlı bir şekilde kalktım. Başım o kadar ağrıyordu ki nefesimi düzene sokmam zamanımı aldı. Az önce yaşadığım şey neydi öyle? Evimde kalan ve kim olduğunu bilmediğim üç manyak, Duru'yu tam kalbinden vurmuştu.

Elinde ki su bardağı ile başımda dikilen Duru'yu fark ettim. Bardağı elinden hızlıca aldım ve yudumlamaya başladım. "İyi misin?" Nefesim yeni yeni düzene girmişti ve ben sesi sayesinde Nida ablayı görmüştüm. "İ-iyiyim. Kabustu sadece, neyse ki kabustu." Son söylediğimi biraz daha kısık sesle söylediğimden, duydular mı pek emin değildim ama duymamaları benim için daha iyiydi. Hızlıca yataktan kalktım ve ayakucumda duran tavşan terliklerimi giydim. "Buradan gitmeleri lazım!" Anlamamış ifadeleri ile suratıma bön bön bakarlarken konuşmaya devam ettim. "Nida abla onları buradan gönderir misin?" Yine hareket etmediklerin de bir kez daha söyledim. "Nida abla lütfen!"

YAKUP ÖZDEMİR

Hayat sabah uyandığından beri gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Ondan korktuğum içindir belki de ama önümde duran kahvaltı tabağından bir lokma dahi bir şey yememiştim. O uyanalı iki saat kadar oluyordu fakat o iki saatte her an arkamdan gelip beni bıçaklayacakmış gibi hissediyorum. Tuna'ya ve bana o bakışları atmaya devam ederken ne zaman Kemal'i görse ona gülümsüyor ama Kemal tam tersi bir yüz ifadesiyle ona bakıyordu.

Sanaldan ÇalınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin