Ölüm

154 14 53
                                    

Hikayenin tamamen taslak halidir. Yazım hatası olabilir hatta kesin vardır. Oy verir misiniz Lütfen?? İyi okumalarr🧸

Çığlıklarla uyanan kardeşimin yanında ağlamakla meşgulüm. En başta binmemeliydik o arabaya düşüncesi kafamda dolaştıkça sakin kalmam biraz daha zorlaşıyor. Odaya giren doktorların ona bir kez daha sakinleştirici vermesiyle yeniden ölmeyi diledim. Belki benim de uykuya ihtiyacım vardır. Derin bir uykuya...

Her saat başı gelen sinir ve ağlama krizleriyle hayatımın en kötü dönemlerinden geçiyorum.

Duru'nun okulundan gelen mesajlar, bize o lanet günden sonra zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlatıyor. Her gün aynı saatte gelen mesaj, bana dakika başı geliyormuş gibi bir his veriyor. Okul müdürüne henüz bir şey söylemediğimizden her gün annemin telefonuna gelen 'Sevgili öğrencimiz okula gelmedi' bildirimi sinirlerimi bozmaya başladığında kendime hakim olamayıp telefonu camdan aşağı attığımı hatırlıyorum. Onun üstüne de yaptığım şeyden bin pişman bir şekilde inip almıştım param parça olan telefonu.

Bir kaç kırık parçadan da elimi kanatmıştım. Zaten ne önemi vardı ki. İçim kanıyordu. Elim kanasa ne olacaktı.

Günler su gibi akmaya devam ediyor, Duru her geçen gün biraz daha kendini toparlıyordu. Her geçen gün iştahı biraz daha açılıyor ve kendini sosyal ortamlara sokmaya başlıyordu. Ben ise yas tutmaya devam ediyor, Duru ne zaman yanımdan ayrılsa gözyaşlarımın yanaklarımdan aşağı süzülmesine izin veriyordum.

...

'Zamanla geçer' sözünün yalan olduğunu bir kere daha anladığım da sınıfta, önümde bilgisayarım ile kodlarla uğraşıyordum.

Küçüklüğümden beri bilgisayar mühendislerini havalı bulur, onlar gibi olmak için çalışıp çabalardım. Şimdi bu sınıfta, bu iş ile uğraşmak gurur vericiydi.

Üniversite son sınıf öğrencisi olmak kadar güzel bir şey yokken, hayatımın en güzel dönemlerinde anne ve babamı toprağa vermiştim. Duru da ben de kendimizi bu duruma alıştırmış, okullarımıza ve sosyal ortamlarımıza geri dönmüştük.

Ara ara haberlere çıkıp gündeme gelen bu olay kabuk bağlayan yaramızın tekrar kanamasına sebebiyet veriyor olsa da babamı haberlerde gördükçe onunla gurur duyuyordum.

...

Birkaç dakika sonra bitecek olan ders bugünün son dersi. Kafeye gidip sıcak bir kahveyi bekliyorum sabahtan beri. Son dersi sevmediğimden mi yoksa sabahtan beri bir şeye odaklandığım için mi bilmiyorum ama zaman bir türlü geçmiyor.

Dersin bittiğini belirten zil çaldığı an koşarak çıktım sınıftan. Telefonumdan metro geliş gidiş saatlerine bakarken bir yandan da ortalıkta koşuşturduğum için insanlara çarpıp duruyor, kim olduğuna bakmadan özür dileyip geçiştiriyordum. Metronun en yakın geliş saatinin üç dakika sonra olduğunu fark ettiğim de telefonumu kot ceketimin, iç cebine koydum. Koşmaya devam ederek omzumda ki çantamı önüme aldım ve içinde cüzdanımı aramaya başladım. Bir sonra ki metroyu on üç dakika sonraya gösteriyordu ve onu beklemek istemiyordum. Gişelere geldiğim de nefes nefese kalmış çantamı kurcalamaya devam ediyordum. Son bir dakika! Ben daha cüzdanımı arıyordum ve metronun sesi yaklaşmaya başlamıştı. Sonunda cüzdanımı çantamın en uç noktasından çıkarmıştım. İçinden kartımı da çıkartıp okuttuğum da karşılaştığım şey ile sinir krizi geçirdim. Yetersiz bakiye! Bu bir şaka olmalıydı. Etrafa göz gezdirdikten sonra görevlinin bizden uzak da olduğunu gördüm ve kart basmadan geçtim. Merdivenleri koşa koşa inerken metronun yeni geldiğini gördüm ve sakinledim.

Arkamdan gelen sesler yüzünden arkamı döndüğüm de bir grup insanın bana doğru koşuşturduğunu gördüm. Aralarında ezilmemek adına birkaç adım geri çekildiğimde benim metroya binmeme fırsat kalmadan kapılar kapanmıştı. Sinirli bir şekilde etrafa küfür savurduğum da merdivenlerden yeni inen, yaşlı teyzenin bana dik dik baktığını fark ettim. Onu da özür dileyerek geçiştirdim ve telefonumu elime aldım. İnternet çekmiyordu. Zaten ne bekliyordum ki yerin altındaydım!

Sanaldan ÇalınanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin