Bölüm 21: Yağmurlu Sokak [Final]

163 11 72
                                    

...

Dizlerimi kendime çektim, hava kararmıştı. Bu saatten sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Hani bazen koskaca evrende ufacık bir toz tanesi gibi hisseder ya insan, işte ben de tam öyle bir andaydım. Her şeyi mahvetmiştim.

Elimi saçlarıma attım. "Sanırım ben cidden kötü biriyim." diye mırıldandım kendi kendime. Başından beri bundan korkuyordum. Bana güvenen tek kişiyi,  annemi kaybetmiştim. Artık bana destek vermeyecekti, ne kadar kötü biri olursam olayım sarılmayacaktı. Olduğum gibi kabullenilmeyecekti beni. Bu gerçek yüzüme çarptıkça istemsizce gözlerim doluyordu. Evet ben, yüzünden gülüşü eksik olmayan duygularını asla göstermeyen Félix. Şu an bomboş bir alemde kendime ayna tutuyorum. Kendimi gördükçe o kesikler daha da derinleşiyor,  cam kırıkları kalbimi kesiyor.

Parçalanıyorum, anlıyor musunuz?

Ellerimle yüzümü kapattım. Kagami napıyordu ki acaba? Onu merak etmeden edemedim, belki bencilceydi ama onu düşünmek istemiştim.  Onu da mahveden kişi olmama rağmen bunu yapmıştım evet..

Artık gidecek bir yerim yoktu. Gerçi.. benim başından beri ait olduğum bir yer yoktu. 'Hiçbir yere ait olmayan insanlar her yere aitmiş gibi davranırlar' derdi babam. Onu haklı bulmak canımı yakıyordu.

Ayağa kalktım. Yağmur başlıyordu bakışlarım gökyüzüne kaydı. Derin bir nefes verip ellerim cebimde yürümeye başladım. "Sikeyim ya böyle işi." Yerdeki taşı tekmeledim sinirle. "Ne bok yiyeceğim lan ben!?" Sokakta kimse yoktu, etraf fazla sessizdi. Bir ben vardım işte. Kafasında milyonlarca düşünceyle bomboş yürüyen biriydim sadece.

Adımlarım istemsizce beni onun evine getirmişti.  Kafamı kaldırdım ve camına baktım. Ah buradan geçerken ne kadar mutluydum, Kagamiyle uğraşıyordum. O da bana sapık diyordu. "Vay be.." diye mırıldandım kendi kendime.

Tam kapının önünden geçip gidecektim ki, kapı açıldı ve içeriden biri çıktı ben geriye çekilemeden bana çarptı. "Hey, dikkat et-" Kolunu tuttum düşmesin diye. Kafasını kaldırıp bana baktı. Gozlerim irileşti. "O mesajlar ne!? Seni parçalarım Félix! Hiçbir şey olmamış gibi gezintiye mi çıktın şimdi de?" Bağırıyordu, onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Yutkunarak kolunu bıraktım.  Ellerimi cebime koyarak hızlı adımlarla ondan uzaklaşacaktım ki sertçe kolumu tuttu. "Bana cevap ver!?"

"Verecek bir cevabım yok." Gözlerine baktım, ağlamış mıydı o?  Hayal kırıklığıyla baktı bana. Kolumu bıraktı ve kollarını kendine sardı.  Sinirle bir nefes verip ceketimi onun üzerine bıraktım.  "Yağmur yağıyor. Eve git." dedim sadece sopsoğuk bir sesle. "Ne yani bana o kadar şey yaşatıp şimdi öylece gitmemi mi bekliyorsun, Félix?"

"Kagami, suçluyum.. Biliyorum." Ona döndüm. "Bağır bana hak ediyorum." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Dokunsanız ağlayabilirdim.

"Sana güvenmek istiyorum." diye mırıldandı, ceketime sarıldı.  Bakışları yerdeydi. Islanmış saçları alnına yapışıyordu. Zorlukla yutkundum.

"Benim gibi birine mi?" diye sordum.

"Evet, senin gibi birine.. Senin kadar aşağılık birine. Ama istiyorum.. Eskisi gibi saçma hareketler yapıp beni güldürmeni istiyorum. Tek niyetin çıkar olsa bile, beni kullansan bile bunu istiyorum." Akan gözyaşları yanaklarını ıslattı. 

"Özür dilerim." dedim sadece.

"Dileme, dileme!? Bana güven de, düzelteceğim de! Ben seni sevdikten sonra öylece gitme." Konuşurken sesi titriyordu. Onda böyle bir etki bıraktığımı bilmiyordum, cümleleri kaşlarımın havalanmasına neden oldu.

"Beni sevmek.. derken-"

Ah ciddi olamazdı değil mi?

"Evet! Hareketlerine çok kızıyorum,  hatta senden nefret ediyorum! Ama gün sonunda, yine gülümsetiyorsun beni. Arada kalıyorum.. Kafayı yedirteceksin bana."

Ne cevap vereceğimi bilemedim. Onu ağlıyor olarak görmek kötü hissettirdi. Yavaşça kollarımı beline sardım.

"Üzgünüm bu kadar kötü hissettireceğimi düşünmemiştim.. lütfen ağlama." Kafasını omzuma gömdü, boynuma sarıldı.  "Aşağılık herif.. senden nefret ediyorum.  Keşke hiç hayatıma girmeseydin.." Hıçkırıyordu, ağlaması artmıştı. Yüzünü kavradım, "Kagami, sakin ol.. ağlamasana kızım.." Sesim titremişti hay sikeyim.

"Kullanmadım ben seni.. Seninle konuşmayı seviyordum, yemin ederim. Adrien'nın saçmalıkları da var evet ama cidden sevdim ki ben seni."

Afalladı, "Ciddi misin-?" diye sordu. Kafa salladım.  "O zaman hayatımdan falan çıkma aptal.."

"Çok ağladın tamam gitmiyorum yavrum, ağlama."

"Félix!!!!" Bağırdı, omzuma vurdu. Gülerek geriye kaçtım. "Kızma aşkımm, şakaydı!"

Sinirle üzerime yürüdü ve sert bir tokat attı.  Yutkunarak ona baktım. "Şakanın sırası mı sence adi herif!?"

"Ağlamana dayanamadım!? Ne yapayım?"

"Ağlatma mesela." dedi çatık kaşlarla bana bakarak. Derin bir nefes verdim ve uzanıp elini tuttum. "Tamam özür dilerim." Ellerimize baktı, yorgunca gülümsedi.  "Oha çok aşık baktı.. Bence evlenmeliyiz." dedim sırıtarak.

"Evlendik ya zaten!" dedi gülümseyerek.  Afalladım, "Lan niye terslemedin?" Elimin tersini alnıma koydum. "İyi misin yavrum? Bozdum kızı amına koyayım.."

"Bozdun cidden." dedi suçlayıcı bir tavırla ama elini çekmedi, aksine daha sıkı tuttu.

"Kagami-.. benimle misin hâlâ?" diye sordum gözlerinin içine bakarak. Hafifçe gülümsedi, "Seninleyim." dedi.

O gün benim için bir bitişti ama bizim için bir başlangıçtı sanırım. Onu, o sokakta ilk defa kendi isteğiyle öptüm. Hislerini onun dudaklarından ilk defa duydum. Ben o gün çok yıkıldım ama birisi beni toparladı. Ne olursa olsun buradayım dedi. Parçalandığımda gözyaşlarımı sildi. O gün anladım doğru kişiyi bulduğumu. O günü çok sevdim ben. Günü özel kılan kişiyi de..

--------------

•ne sikim gibi final amık bu aklima da bisi gelmedi ki aq boyle bisi oldu

•neyse yavrularim bi kitabin daha sonuna geldik ne okudunuz bunu la masallah seviyom sizi hadi diger kitaplarda gorusek eyvallah

bela :: féligami [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin