Bölüm 18: Fotoğraf

194 15 84
                                    

...

"Gel buraya Félix! Birini izinsiz çekemezsin!"

"Kagamiiii! Özür dilerim, n'oluur çok üzgünüm... Bırak peşimi!"

Kafasına sertçe geçirdiğimde yere yapıştı. Kendimi tutamayarak güldüm. Kafasını tutarak bağırdı. "Acıdı!?"

"Amaç o." dedim sırıtmama engel olamadan.

Gülerek ayağa kalktı. "Kötüsün." dedi yüzünü yüzüme yaklaştırırken sırıtma sırası ondaydı.

"Biliyorum ve uzaklaş salak herif." Yüzünü itekledim. Félix'in kişisel alan diye bir şey bilip bilmediğini çok merak ediyordum.

"Kızma be." dedi ayaklarını uzatarak  ağacın dibine kendini attı. Alnını elinin tersiyle silerken homurdandı. "Senin amına koyacağım Adrien az kaldı."

Yanına oturdum, dizlerimi kendime çektim. Kafamı dizlerime yaslarken sordum, "Durup durup niye Adrien'a sövüyorsun?" Saçlarım görüş alanımı kapatmıştı, bundan rahatsız olmuştum.

Elini uzattı ve saçlarımı geriye attı. "Elim var, öküz herif. Kendim yapabilirim." dedim elini iteklerken.

Güldü.

"Garip..." diye mırıldandım.

"Ne garip?" diye sordu. Benim gibi dizlerini kendine çekti.

"Sen." dedim gözlerinin içine bakarak.

"Teşekkürler canım biliyorum." dedi o da gözlerini benimkilere sabitlerken birkaç dakika sustuk.

Ne garip bir insandı. Hiçbir şeyi ciddiye almıyordu ama bir o kadar ciddiydi. Normaldi -hayır değildi bunu geçelim-. Centilmendi ama bir yandan öküz herifin tekiydi. Gülüyordu ama içten gülmüyordu.

"Hep kötü adam gülüşü yapıyorsun." dedim sinirle yanaklarını oyun bozan çocuklar gibi şişirdim.

Kahkaha attı ama kötü adam kahkahası değildi bu. Afallayarak ona baktım. Şaşkın suratıma gülerek cevap verdi. "Ya ben bir kötü adamsam?"

"Vermez annem beni sana." dedim düşünmeden.

"Mmm, kaçırırız güzelim."

"Hoşt." Ağzımdan kaçtı. Ah, hayır iyice saçmalıyordum. Ellerimi dudaklarımın üzerine bastırdım.

"Hoşt ne kızım? Köpek mi kovalıyorsun?"

"Ağzımdan kaçtı." dedim gözlerimi kaçırarak.

Sırıtarak bana baktı. "Félix. Bana şöyle bakmayı kes." dedim dişlerimi sıkarak.

Omuz silkti. Aklıma gelen fikirle kollarımı kendime sardım ve çenemi dizlerime yasladım.

"Üşüdün mü?" dedi kaşlarını çatarak.

"Hava o kadar soğuk mu la?"

"Hım.." Diye mırıldandım kendi kendime.

Afalladı etrafına bakındı sonra tüm zekasını harcayarak ceketini çıkardı ve üzerime örttü. "Teşekkür ederim." dedim.

Yedi, salak bu çocuk.

Bana bakıyordu pür dikkat. Elimi ceketin cebine attım. Aradığım şeyi bulamayınca diğer cebe attım. Telefonu neredeydi bu çocuğun ya?

Kocaman bir kahkaha attı. "Salak mıyım ben kızım?" Ne bileyim öyle görünüyordun.

"Senin ölsen benden ceket istemeyeceğini biliyorum. Yemedik yani." Doğruldu.

"Pislik herif! Ver bana telefonunu, unutmadım fotoğrafı." Sinirle ayağa kalktım ve üzerine yürüdüm. "Hoaay, dur ağaca yasla bari düşeceğim şimdi."

"Umrumda gibi mi?" dedim kaşlarımı çatarak her şeyi fesata bağlamasını umursamamaya çalıştım.

Beni şaşırtarak telefonu bana uzattı. Hızlıca telefonu elinden aldığımda bu telefonun benim olduğunu fark etmem pek uzun sürmedi. "Ne zaman aldın telefonumu sapık herif!?"

"Daha yeni." dedi ve sırıttı.

"Kendi telefonunu ver."

"Hayıır! Ben özgür bir bireyim beni zorlamayamazsın." dedi ve eğilerek dudak büzdü.

"Fotoğrafı sil!" diye bağırdım.

"Off tamaam..." Telefonunu çıkardı. Ağacın dibine girdi ve telefonu göğsüne bastırdı. "Bakma şifreme, tacizci manyak zorlayıcı pislik karı!?"

"Bakmıyordum." Yanına yaklaştım. Galeriye girdi. Resmi sildi. Derin bir nefes verdim. Ama o hâlâ sırıtıyordu. "Çoktan Adrien'a atmıştım ahah. Sorun yok."

"Pisliksin!?" Çok utanç vericiydi. Hayır hayır.

"Biliyorum."

"SİKTİR GİT FÉLİX CEHENNEMİNE!" Sinirim bozulmuştu, yüksek sesle bağırmama engel olamadım. Hızlı ve öfkeli adımlara onun yanından ayrıldım yoksa kafayı sıyıracaktım.

---------

- çıldırttın kızı amk

bela :: féligami [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin