49

12 3 0
                                    


Dila

Atrın'ın sabah sabah serviste söylediği şeyle resmen küçük dilimi yutmuştum. Ne serviste bir daha adam akıllı konuşmuş ne de okulda onunla göz göze gelmiştim ki bu gerçekten başarması çok zor bir şeydi çünkü aynı sınıftaydık. Sabah ilk iş olarak Atrın'ın cam kenarındaki yerinden en uzak yere, en ön kapı tarafına oturmuştum.

Bana benden hoşlandığını söylemişti.

İlk tepkim "Sen ne dedin?" olmuştu ve Atrın da cümlesini yenilemişti. "Senden hoşlandığımı asla bilemeyecektin."

"Sen şaka mı yapıyorsun?"

Yanağımdan makas alıp "Hayır yapmıyorum." demişti.

Ağzımdan küçük bir şaşkınlık nidası kaçırmıştım. "Nasıl yani? Ne zamandır?"

"Sen bana yazmadan önce de dikkatimi çekiyordun. Kantinde duyduğum o içten, hayat dolu kahkahalarını duymak çok hoşuma gidiyordu. Sonra Pembe Katana olarak bana yazdığında hem Pembe Katana'yı hem de gerçek seni aynı anda yürütüyormuş gibi olmamak için ilgimi senden çekmeye çalıştım. Tiyatro meselesi ve servis olayında anlamıştım ama. O yüzden dün gece çok şaşırmadım."

Gözlerimi daha da açabilecekmiş gibi açmaya devam ediyordum. "Oha." diye fısıldadım. "Sen baya benden hoşlanıyorsun yani."

Tam ağzını açıp konuşacaktı ki elimi dudaklarının üstüne koydum. "Hayır sus. Bu bilgiyi biraz sindirmem gerek."

O andan itibaren de yüzündeki minik sırıtışla genelde dışarı olmak üzere, arada yanındaki varlığımdan emin olmak istercesine bana bakarak okula gelene kadar sustu. Hiçbir şey söylemedi. Zaten istediğim de buydu. Bana söylediği şeyi hala doğru düzgün atlatamamıştım.

Yasemin üstümdeki farklılığı rahatlıkla fark etmişti ve beni konuşmam için zorlamıştı. Çok detay vermeden, olabilecek en az kelimeyle sabah yaşananları anlatmış, Atrın'ın benden hoşlandığını gözlerim parlayarak söylemiştim. O da en az benim kadar mutlu olmuştu.

Yasemin'in bunları söylediğimde tepkisini özetlememiz gerekirse, "Ben demiştim kızım! Arada sana olan bakışlarını görüyordum ama bana o kadar imkansızmışsınız gibi anlattın ki bunu hiç senden hoşlanması anlamında yorumlamamıştım." olmuştu.

Sonunda bitiş zili çalmıştı. Sanki gideceğimiz yer aynı yer değilmiş de apar topar sınıftan çıkarsam Atrın'ı atlatabilecekmişim gibi hızlıca toparlanıp çıkacaktım ki bir el kolumu tuttu.

"Bu kadar kaçtığın yetmedi mi sence de?"

Dudaklarımı dişleyip Atrın'a döndüm. "Ne kaçması ya?"

"Oradan bakınca çok mu salak duruyorum?" Güzel gözlerini kısıp gözlerime, sanki sorduğu sorunun cevabını gözlerimden alabilecekmiş gibi baktı.

Başparmağımı ve işaret parmağımı birbirine yaklaştırdım ve yüzünün hizasına çıkardım. "Sadece birazcık."

"O parmakları ısırırsam görürsün, ne kadarcıkmış." Kolunu uzatıp girmem için beni davet etti. "Servise geç kalacağız, Şenullah abi bu sabahtan sonra ikimizi de affetmez."

Kıkırdadım. "Yürü o zaman." Koluna girdim, yaşadığım anın hayal olmadığına emin olduktan sonra yüzümde kocaman bir gülümsemeyle Atrın'la beraber servise yürüdüm.

Pembe Katana {Texting}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin