'𝟷𝟷

264 128 133
                                    


[Chang Ha Rin]

Etraf dediğim şeyle bir anda ölüm sessizliğine gömülmüştü sanki.

Gözlerimin önünde duran yumrukla bakışırken duyabildiğim tek ses üçümüzün derin nefesleriydi.

Beynim hala bir şeylere anlam vermeye çalışıyordu. Kalbimse son hız atmaya devam ediyordu. İkisi birbirinden bağımsız bir şekilde buna devam ederken hala olayın etkisindeydim.

Arkamda yara bere içinde olan Jimin.

Tam gözümün önünde yumruğunu bana doğru tutmuş olan Ju Won.

Dediğim şeyle hayat durmuştu âdeta.

Yutkundum ve bakışlarımı sertleştirerek Ju Won'un gözlerine baktım. Yumruğunu hala geri çekmemişti.

Gözleri kızarmıştı. Burnu ve kaşı kanıyordu. Bakışlarındaki öfke tarif bile edilemezdi. Bir anda neler olmuştu öyle?

"Yeter, dedim Ju Won!"

Sürekli inip kalkan göğsü hızlanmıştı. Bir süre bakışlarını Jimin'e sabitledi. İrisleri koyulaştığında yutkundum. İstifimi bozmak istemiyordum ama az da olsa korkmuştum.

Ardından bakışları bana sabitlenince yumruğunu yavaşça indirdi ve birkaç adım geri çekildi.

Derin bir nefes vererek bakışlarımı etrafta gezdirdikten sonra gözlerim Kun Woo'yu buldu.

"Kun Woo, Ju Won'a müdürün odasına kadar eşlik et."

Aynı ses tonuyla itiraz etmelerine fırsat vermeden konuştuğumda Kun Woo hareketlenerek Ju Won'la beraber müdürün odasına doğru yol almıştı.

Etrafımızdaki öğrenciler hala pür dikkat bize odaklandığında,

"Siz de sınıflarınıza gidin, ders başladı."

Yine ses çıkarmadan teker teker sınıflarına geçen öğrencileri izlediğimde kalan altı kişiyle bakıştım.

Arkamda duran yaralıya endişeli bakışlar attıklarını görebiliyordum.

Boğazımı temizledim.

"Jimin'i ben revire götürürüm. Haydi, siz de sınıfınıza girin."

Başlarıyla onaylasalar bile hala endişe içinde olduklarını sezebiliyordum. Onlara hak veriyordum. Çünkü aynı duygu bende de yer alıyordu.

Arkamı yavaşça döndüğümde yüzünü yakından görmemle kalbim bir kez daha sıkışmıştı. Gözleri zemine sabitliydi. Ancak buna rağmen gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.

Derin nefesler almaya devam ediyordu. Yüzünü benden saklamaya çalışır gibi de sürekli beton zemine bakıyordu.

Yutkundum bir kez daha. Kendimi toparlayarak kolundan yavaşça tuttum.

"Ah!"

Acıyla inleyerek böyle bir şekilde tepki verdiğinde ilk başta ne olduğunu anlamamıştım. Ancak tuttuğum koluna baktığımda akan kanı görünce anca anlayabilmiştim.

𝐀𝐦𝐛𝐢𝐯𝐚𝐥𝐞𝐧𝐬𝐢 | 𝐏𝐉𝐌 ᵗᵉˣᵗᶦⁿᵍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin