1/gündüzü düşleyen mavi gece

77 3 0
                                    

Yazardan

Öncelikle buraya bir şekilde yolunuz düştüyse ve reşitseniz (Lütfen reşit olun çünkü yetişkin kısımlardan oluşacak ☺️)  Hoşgeldiniz 🤡 Vera ve Barlas'ı size kafamdaki gibi aktarmak için çabalamaya geldim. Onları kafamda var eden ilham kaynaklarının ardından kafamda koşturup durmaya başladılar, başladıkça pas tutmuş zihnimde bir yaşam mücadelesi başladı, zorlanmasınlar diye ellerimde de yaşatarak kelimelere döküp karaladım ikisini. Onları size takdim ediyorum, umarım keyif alırsınız.

****

Jakuzi- Koca Bir Saçmalık 🎧

****

Karşımda düz duramayan duvara bakıp "bir şeyler ters gidiyor" diye mırıldandım. Kafamda içtiğim içkiden dolayı pişmanlık  alarmları çalarken, kulağıma dolan müzik dolayısıyla bunu zor duyuyordum.

ama içmemem gerekiyordu.

Daha fazla ayakta kalamayacağımı hissederek duvara tutunduğumda ayakta yuvarlandım ve sırtımı dayadım. Gözlerim hareketliliğe dayanamayarak kapandı.

Eve nasıl gideceğim?

"iyi misiniz" derinlerden duyduğum sesle zorda olsa göz kapaklarımı kaldırdım. Genç bir kız bana yeşil hareleriyle, endişeli bi ifadeyle bakıyordu. Tanıyor muyum diye biraz hafızamı yokladım. Bir kaç saniye, son çalışan nöron tanem savaşını vermişti, fakat boşunaydı.

Tanımıyordum

"yani yalan söylemek istemiyorum" dedim sersemce "bilirsin gerek yok" dilimin bağları kopmuştu sanki. Sersemce gülümseyerek " Bok gibiyim" dedim. Ayakta duramayacağımı hissettiğimden yavaşça kaymaya başladığımda, Yeşil gözlü kızın parmakları buna engel olarak beni yakaladı. O olmasaydı belki de burnum kırılabilirdi. Burnum kırılsaydı, nefessiz kalıp ölebilirdim. Benim kurtarıcı meleğimdi. Kollarımı ona dolayarak sarıldım.

"dünyada hala iyi insanlar var demek... Sanırım bugün yardım kutusuna attığım bozuk para seni bana getirdi" kıza bakmak istesemde gözlerimi açamıyordum. "Sevap işlemek mi senin de şu an yaptığın? ben cennet çıkarları uğruna sana sunulan bir sınav mıyım yani?" diyerek geri çekildim ve güldüm. Göz kapaklarımı açamıyordum ama dil kaslarım yerindeydi. Kız bana aldırmadan "Tuncay" diye bağırdı. Kulaklarımı kapatmak istiyordum.

"çok yüksek sesle konuşuyorsun, lütfen küçük harflerle şans meleğim.." diye mırıldandım.

"uçmuş bu" şaşkın bi nida duydum "kıçı da meydanda" tanımadığım bi erkek konuştuğunda benden bahsettiğini algılayıp ellerimi bacaklarıma indirdim. Ellerim derime temas etti, biraz nasıl göründüğünü hayal etmeye çalıştım. Kaşlarım kalktı
"kıçım mı gözüküyor?"

"aslında teknik olarak tam değil. Bir kumaş parçası sınırı koruyor" gözlerimi zorlukla açtım. Kıçımın gözükmesi bana çok kötü hissettirmişti. Gözüme biriken yaşları boşaltmaya başladığımda "aferin gerizekalı" dedi Yeşil gözlü kız.

"kıçım gözüktüğü için ben bi gerizekalıyım çok haklısın" dedim hıçkırmadan önce. Demek kıçım gözüküyordu. Tuncay denen çocukta gülerken kolumun altına girdi.

"ne diye gülüyorsun sen ya?" Burada benden ala bi alay konusu yoktu ama yine de sormuştum. Kıça herkes gülerdi. Ben de gülerdim. "en fazla reşitsindir nereden baksan, ki lütfen arkamdan olmasın, aramızda 5 yaş vardır, ayıp terbiye bir şeyler sen su an" kelimeleri yan yana getirmek zordu ama konuşmak ne kolaydı!

 OPİA BOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin