❦
Scorpins - Still Loving You
Metallica - The Unforgiven
The Pretty Reckless - Just Tonight
Candan Erçetin - Kırık Kalpler Durağında
❦
Bir gün, bebeğimi kaybettiğim günlerden birisinde, arka bahçenin merdivenlerine oturmuş, sessizce ağlıyordum. Kimsenin beni duymasını, beni ağlarken görmesini istemiyordum. O kadar istemiyordum ki elimle ağzımı dahi kapatıyordum. O kadar alışmıştım ki annem ve babamın kollarında ağlamaya, şimdi başkasının kollarında ağlayamıyordum. Kızarlar sanıyordum. Herkesten uzak duruyordum, çok konuşmuyordum. Şimdi de annem ve babamdan bana kalan son hatıra yine kaybolmuştu. Hep kayboluyordu o bebek zaten. Hiç düzgünce yanımda kaldığını hatırlamıyorum. Adı Ayşe'ydi. Annemle babamın ölümüne şahit olan birisiydi o da.
Kafamda sadece o varken omzumda bir el hissetmiştim. Korkarak geriye döndüğümde amcamı görmüştüm. Hüzünle bana bakıyordu. Ben de hızlıca gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum. Silerken elini yukarı çıkartıp durdurmuştu. Ne yapacağını o kadar çok merak etmiştim ki o an; her şeyi, neden ağladığımı, neden burada durduğumu unutmuştum. Tam o anda cebinden bir mendil çıkartıp yanıma oturdu.
"Eğer ağlamak istiyorsan; bunu gizli saklı yapmayacaksın. Yeri geldiğinde herkesin içinde ağlayacaksın. Bu seni zayıf birisi, insanların gözünde sinir bozucu birisi yapmaz kızım. Hele ki amcanın yanında ağlaman, seni hiçbir zaman öyle birisi yapmaz. Aksine; kendimi çok değerli hissederim." Sözleri çok içime dokunmuştu ve o an anlayamamıştım ne demek istediğini.
"Çok mu değerli hissedersin? Ama neden?" Küçük Zemheri hiçbir şey bilmeden masumsa sormuştu bu soruyu.
"Tabii ki de değerli hissederim. Senin gözyaşların o kadar değerli ki sen onları benim yanımda akıtabiliyorsun, benimle bir şeyleri paylaşabiliyorsun. Bu beni çok değerli birisi gibi hissettirir." Gülümseyip elinde tuttuğu mendili elime tutuşturdu.
"Şimdi ağlaman bitene kadar bu mendili yüzüne sürme. Bittikten sonra bütün gözyaşlarını silip amcana neden ağladığını anlat." O an o kadar serseme dönmüştüm ki tam anlamı ile anlayamama rağmen ağlamaya başlamıştım gözlerine bakarak. O da sıkıca sarmıştı sıska kollarımı. Annem ve babamdan sonra çok zayıflamıştım. Çünkü kimse annem kadar güzel omlet, babam kadar da güzel ketçaplı pilav yapamıyordu. Küçük Zemheri'nin en büyük dertleri buydu o zamanlar.
"Ben yine kaybettim bebeğimi amca." Göğsünde hıçkırıklarla ağlarken neden ağladığımı da anlatmaya çalışıyordum bir yandan. Amcam sırtımı okşayan elini durdurup gözlerime bakmıştı.
"Sen onu kaybettiğini düşünerekten mi ağlıyordun Zemheri?" Gözyaşlarım hala akarken burnumu çekerek ona bakıyordum. Başımı iki kere aşağı yukarı salladığımda gülümseyip elimden mendili alarak gözyaşlarımı sildi.
"O kaybolmadı kızım. Çamur olduğu için Aysel hanım yıkamış. Az önce de bana getirdi sana vermem için." O an gözlerimin parladığına yemin edebilirdim. Sıkıca boynuna sarılmıştım amcamın. Bana ne kadar büyük bir ders verdiğinin ne o, ne de ben farkındaydım.
"O kadar çok ağladım ki amca. Çok üzülmüştüm Ayşe de benden gitti diye. Annem de gitti benden babam da. O da gitti diye çok üzülmüştüm. Sen de sakın gitme tamam mı amca? Beni hiç bırakma." Yüreğimin doluluğundan mı bilmem o gün çok konuşmuştum amcamla. Beni bırakmaması için defalarca yalvarmıştım. O günden hatırladığım son hatıra ise amcamın beni yatağıma yatırırken kulağıma fısıldadıklarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER❦
Jugendliteratur+18 içerikli şiddet temalı sahneler ve ilişkiler olacaktır(!) okuyucularıma duyurulur 📢 "Sen kimsin?" Bacak bacak üzerine atarak karşıya bakmaya devam etti. Aniden kalbimde bir ağırlık hissetmiştim. Hiçbir cevap vermeden karşıya bakmaya devam ederk...