Grimes - oblivion
I never walk about after dark
It's my point of view
'Cause someone could break your neck
Coming up behind you
Always coming and you'd never have a clue
I never look behind all the time
"Gerçekten iyi misin?" Jimin, gözlerinde belirgin bir endişe ile bana bakarak bu soruyu sordu. "Evet." diye defalarca tekrarladığım halde endişesini üzerinden atamıyordu. Yaşadığım bu şey -her neyse- varken, güçlü bir yüz ifadesi takınıp sakince durmam haklı olarak mantıksız olurdu, ve o da bunu fark etmişti.
"Neden öyle bakıyorsun o zaman," birden şaşkınlıkla hızlıca yüzüme döndü. Gözleri kocaman açılmıştı ve panik halindeydi. "Yoksa içine cin mi girdi?"
"He evet kardeşim, cin girdi. Tanrı aşkına hiçbir şeyim yok." Jimin gözlerini kısarak şüpheli biçimde bana baktıktan bir süre sonra artık bana bakmayı kesti.
Elindeki poşetleri işaret ederek, "Seni düşünüp sevdiğin şeylerden de aldım, kıymetimi bilen yok ki." Gergince gülümsedim. "Kim bilmiyormuş kıymetini?"
"Sen." Hızla bana dönüp aynı kısık bakışı tekrar biçimlendi. "Naptım ya?" diye söylendiğimde yayık bir şekilde gülümsedi. "Hiçbir şey." Kısık bir kahkaha sonrası ikimiz de susmuştuk.
"Bu akşam bara gidiyoruz değil mi? Hem biraz kafa dağıtmak sana iyi gelir, gelmez mi?" diye sordu elindeki poşedin içindekileri buzdolabına yerleştirirken.
"İstemiyorum ben. İyiyim böyle."
Bir anlık durdu, kafasını tavana doğru kaldırıp iç çekti. "Tanrım," nefes aldı. "Ne büyük günah işledim?"
"Jimin. İyi değilim neden anlamıyorsun ki?" Bu sefer kafası, bakışları bana döndü. "Anlıyorum Jeongguk, zaten onun için söylüyorum. Barı seviyoruz, seviyorsun. Sana iyi geleceğini düşündüm ve söyledim. Sen de sanki adam öldürmüşsün gibi konuşuyorsun."
Ellerimi saçlarıma doğru yönlendirdim. Saç tellerim parmaklarımın arasında dalgalanırken bir süre yere odaklandım ve diyeceğim şeyi düşündüm.
"Jimin," gözlerine diktim gözlerimi. Yüzümde ifade bile yoktu doğru düzgün. "Bu aralar hiçbir şey yapmak istemiyorum, sadece evimde -kendi evimde- biraz dinlenmek istiyorum. Lütfen beni anla."
Jimin'in bir şey söylemesine izin vermeden hızlı ama yavaş adımlarla tuvalete gittim. Arkamdan ağzı açık beni izlediğini hissediyordum, ama korkuyordum. Biri beni evime gitmeye zorluyordu. Ya da çoktan delirmiştim.
Tuvalete girdiğimda Jimin'in arkamdan konuşmasını duymuştum. "Gerçekten aptalsın, hemde çok. Beni anla ne demektir ya? Bile bile ölmeye, belki de aklımı kaybetmeye gidiyorum Jimin, beni anla." demişti.
Tuvaletin klozetine oturdum ve ellerimi kafamın iki yanına koyup boynumu eğdim. Bir süre böyle oturmaya ihtiyacım var gibiydi. Eve gitmek istemiyordum, ama istiyordum. Tüm olanlar daha da korkutmuştu beni. Ama içgüdüsel olarak evimi özlüyor, oraya gitmek için can atıyordum. Vücudum evimi istiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/340131696-288-k326085.jpg)