Adalet

16 4 17
                                    

Bırakın adalet yerini bulsun,
isterse kıyamet kopsun!
                                                      ~William Watson

Bırakın adalet yerini bulsun,isterse kıyamet kopsun!                                                      ~William Watson

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                    <
                                       >

Kızın dediği ile bakışımı üstüme çevirmiştim. Hasiktir,daha dikkatli olmalıydım. Elime tutuşturulan mendille şaşkınlıkla genç kıza bakıyordum.

"İstersiniz kanı bunla silebilirsiniz ve doktora gidin lütfen muhtemelen dikişleriniz açılmıştır."

Üzgünce söyledikleriyle ciddi olamazsın surat ifadesiyle bakmaya devam ediyordum. Hafifçe tebessüm edip,koşar adımlarla yanımdan uzaklaşmıştı. Yüzümde istemsizce oluşan sırıtmayı farkedince mendili yere fırlatıp yürümeye devam ediyordum.

"Doğayı kirletmeyelim şimdi bir mendil nelere yol açar Allah korusun."

Geriye dönerek elime bez mendili almıştım. Ceketimin iç cebine koyarak yoluma devam etmiştim. Evin kapısının önüne geldiğimde içeriden çok yüksek bir mezdeke sesi geliyordu. Sinirle kapıyı tekmeleyerek açmaya çalışıyordum.

"Ulan Hasan şerefsizi kapıyı aç!" bağırışımla kapıya bir adet beline dansöz mendillerinden bağlamış olan Hasan'la karşı karşıya gelmiştik ve arkasında tüm ekiple...

<
>

Tek bir evde sekiz erkek ne yapıyorduk? Kimse bilmiyordu,fakat tek bir amaç vardı...Devletin sağlayamadığı adaleti sağlamak. Odamda ki her yeri kaplayan büyük pano da asıl hedeflerimiz vardı İstanbul il Emniyet Müdürü,Mustafa Akıncı.
Ve daha niceleri, çoğu devlet çalışanlarıydı fakat kendi nefs ve şevhetleri uğruna bu görevi kötüye kullanmaya başlamışlardı. Bahsettiğim torpille birilerini işe almak değil, onların adımlarına fener tutacak herkesi yok etmekti.

Mustafa Akıncı, gerek işi dolasıyla medya ve basın da oldukça önemli bir yer edinmiş bir isimdi ancak Mustafa'nın kimsenin bilmediği bir tarafı vardı. Emniyet Müdürü Mustafa Akıncı aynı zamanda çocuk pazarlamacısıydı.

Aslında bu konuda önceden pek emin değildik fakat sokakta ailesini kaybetmiş çocukları karakola yönlendiren insanlar çocukların sahiden ailelerine kavuşacağını zannediyorlardı.

Kayıp çocuk davalarıyla özellikle ilgilenen Mustafa pek göze batmıyordu nedeni ise seneler önce kaybolan kızının yerini doldurmaya çalışması olarak gözüküyordu dışarıdan. Ne gülünç ama! Kendinden çalan hırsız...

Mustafa göze batmadan bu işleri hallederek kendine büyük gelirler elde ediyordu. Fakat hiç bir cinayet kusursuz değildir. Her zaman arkasında bıraktığı, unuttuğu bir şey vardı.

Küçük bir çocuğun çizdiği resim Mustafa'nın ağımıza takılmasına neden olmuştu. Resmin içinde üstü başı kırmızıyla çizilmiş Mustafa ve önünde muayene edilen her renkten kalemle çizilmiş çocuklar. Tutsak edildikleri küçük hapishanenin demirliklerinin arasından süzülen bu kağıttan uçak Mustafa'nın sırrını ifşa etmişti.

JERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin