Ben geldiiim <3
Size gergin bir bölüm getirdim, şu sıralar seyrekleşti bölümler lakin toparlayacağız inşaAllah <3
Keyifli okumalar ballarım böreklerim <3
Satır aralarında yorumlara cevap vermek için kendimi şartlıyorum ve hadi okuyalım diyorum... <3
Haydi keyifli okumalar <3
------------------
HİCRAN TAŞKIRAN
Gözlerim hararetli bir şekilde telefon konuşması yapan Niko Boratav'ın üzerinde gezindi.
Gerginliği her halinden belli oluyordu ve yanında benim olduğumu unutmuş gibi bir hali vardı."Anne! Sana söyledim bu kez hakkım olan her şeyi alacağım!" sesindeki nefreti hissedebiliyordum, varlığımı unutmuşçasına yaptığı konuşmanın içinde kendini kaybediyordu.
"En başından beri ! O şirket benim hakkımdı. Dedemde böyle isterdi, yemin ederim yaşasa Pamir'i şirketin kapısından içeriye sokmayacağına eminim!" Başımı hafifçe sol tarafımda kalan araç camına çevirdiğimde , Aralarındaki bu çekişme nedenini bilmediğim bir şekilde canımı sıkıyordu.
Koca şirket neyinize yetmiyor anlamıyorum. Neden beraber çabalamak yerine bıçak bıçağa savaşıyorsunuz?...
"O'da mı gelecek? " Niko beyin öfkeli parlaması ile sıçrayarak bakışlarımı tedirginlikle ona çevirdim.
"O kadar gurursuz ki! istenmediğini bile bile hala soframıza oturuyor! Kafayı yiyeceğim, tıpkı Annesi gibi gurursuz bir zavallı!"
Duyduklarım yüzümün asılmasına neden oluyordu bahsedilenin kim olduğunu gayet iyi biliyordum. Fakat yüzümün asılma nedeni Pamir Boratav'a yapılan hakaret değildi, sebebi bir Anneye yapılan iğrenç yorumdu ve ben Anneler konusunda hassasım...
Annem ölmeden çok öncede böyleydi, ve şimdide böyle...
Gözlerim kafa karışıklığı ile Niko Bey'in üzerinde sabitlendi, telefon konuşmasını bitirmiş ve bakışlarını sağındaki Cama çevirmişti.
Bense stresle titreyen sol bacağına çevirdim gözlerimi. Niko Boratav sandığım kadar iyi birimiydi gerçekten ? Bu adamı ne kadar tanıyorum ki... hakkında hiç bir şey bilmiyorum. bu sebeple hiç bir sonuca ulaşamam, tarafsız kalmam en doğrusu olacak gibi görünüyor... Lakin mantığım ve vicdanım arasında dolanıp duruyorum.Niko bey, daldığım insancıl düşünceleri bölerek yüzüne geniş bir tebessüm takındı ve konuştu.
"Bugün mesaiye kalacaksın, haber vermen gereken bir yer varsa, Ara lütfen."Sesindeki dinginlik az önceki öfkeyi perdelerken bu durum beni biraz ürkütüyordu, ama şuan takılmam gereken en son durum bu olurdu her halde.
İlk günden mesaimi ?
Derin bir nefes aldım "Şirkete geri mi dönüyoruz?" gözlerim hareket eden arabanın ön camında gezindi.
"Sahada yardım gerek, buda mesai sayılmaz mı?" sorgulayıcı sesim ondan sahte bir gülüş aldı.
"Saha da?" dedim şaşkın bir ifade ile.
"Sahada. Patronuna büyük yardımın dokunacak..."
Yorgun bir nefes aldım.. "Sizin işinizi kolaylaştırmak isterim efendim, zaten görevim bu fakat Ailemi gördünüz. Bu şirket dışı mesailer çok benlik değil..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL KUŞU +18
Teen Fiction"Pamir.." İniltiyle karışık sesim, hazzını artırırken , dişleri tenimle birleşti.. Hafif bir baskınlıkla bıraktığı öpüşle hırıltılı bir fısıltı yayıldı kulaklarımın yamacına. "Karımı istiyorum, bunda yanlış hiç bir şey yok, bu günü teninde kutlamak...