jeongguk; elinde tuttuğu şarap rengi, büyük bir markanın isminin yazılı olduğu mücevher paketini sıkı sıkıya tutarken koca gözleriyle kalabalığı tarayarak sevgili eşini arıyordu. bugün konservatuar içerisinde bir parti düzenlenmişti ve elbette ki tüm öğrenciler, ebeveynleri, sosyetik davetliler jieun'un resitalini kutlamak adına toplanmışlardı.
taehyung, çıkışını başarıyla yapan her öğrencisi için kampüs sınırları içerisinde bir kutlama düzenlerdi ve taehyung yine eşini ağzıyla davet etmemiş olsa da, ağzının kenarıyla gelirse iyi olabileceğini belirtmişti zira son kavgalarından bu yana pek konuşmamışlardı. jeongguk aniden eski hâline dönmüş ve taehyung ise bunu tolere eden adam olmak yerine sessizliğine bürünmüştü. günün sabahında, yalnızca bu partide birlikte görünmelerinin hoş olabileceğinden bahsetmiş ve evden ayrılmıştı.
jeongguk ise mesajı almış ve sadece başını sallayarak onaylamıştı taehyung'u. ne demeliydi bilmiyordu. partiye geleceksin emrini eşinin ifadesinden rahatlıkla algılayabilmişti. hayır deme lüksü olsaydı da demeyi düşünmüyordu zaten. jieun'la bire bir tanışmak istediği aşikardı.
taehyung'un ardından evden çıkmış ve alışveriş merkezine giderek favori mücevhercisinden kadın için özenle seçtiği bir küpe-kolye kombini satın almıştı. bunu arp çaldığı zamanlarda kazandığı parayla almayı uygun görmüştü. taehyung bilmese de onun parasına dokunmayı pek sevmiyordu jeongguk. elinden geldiğince kendi harcamalarını kendine ait olan kartla yapmaya çalışıyordu. bu demek değildi ki taehyung'un parasını harcamıyordu ancak o zamanlarda midesine iğrenç bir his oturuyordu işte. aldığı hediyeden ve ödeme şeklinden oldukça memnundu tam da şu an.
gözleri, masalardan birinde şampanyasıyla misafirleri selamlayan taehyung'u bulduğunda iç çekerek eşini süzdü. taehyung, siyah saten bir gömlek ve kumaş pantolon giymeyi uygun görmüştü bugün için. elbette ki oldukça yakışıklı görünüyordu. jeongguk bir süre gözlerini ondan çekemedi. eşine doğru yürürken de odağında yalnızca taehyung vardı. öyle ki, masada oturan diğerlerinin farkında dahi varamamıştı.
"jeongguk, tatlım!" masaya varlığını belli edecek kadar yaklaştığı esnada, kırmızı gece elbisesini oldukça iyi taşıyan orta yaşlı kadın direkt olarak kendisini selamlamıştı. bu hitapla birlikte taehyung'un bakışları da kendisiyle buluşmuş ve varlığını fark etmişti. garip bir tebessümle oturduğu sandalyeden kalkmış ve elini eşinin beline atarak kendine çekmişti. "biz de tam senden bahsediyorduk, jeongguk." diye söylemişti tebessümü arasında. jeongguk kaşlarını çatmamak için çok direndi. bazen bütün sahtelikler arasında taehyung'un aşkını da sorgulamadan edemiyordu doğrusu.
"öyle mi? ne dedikodumu yapıyordunuz?" jeongguk, gayet keyifliymiş gibi bir ses tonuyla konuştu ve elini taehyung'un elinin üzerine yerleştirerek belinden ayırdı. ardından boşta olan sandalyeyi çekerek usulca yerine oturdu. taehyung da ona ayak uydurarak eski yerine yerleşti. saçlarına hafiften aklar düşmekte olan bay hyun, ki kendisi büyük bir müzisyendi, söze girişti. "ben de taehyung'a tam resitale neden katılamadığını soracaktım. bizzat sana sorayım o hâlde."
taehyung yerinde gergince kıpırdandı ve iç çekmeden edemedi. jeongguk ise buna bir yalan uydurmamış olduğu için bir süre boş bakışlarla adamın suratını izlese de söze girişmek için dudaklarını araladı. lâkin kırmızı elbiseli kadın buna müsaade etmedi. "aa, olur mu öyle şey? jeongguk resitale geldi. hatta girişte selamlaştık bile!" jeongguk, o an bu kadını nereden gördüğünü hatırladı ancak her şey için çok geçti. bunu buradan toparlayamazdı. taehyung öğrenmişti... dudaklarını sıkıntıyla birbirine bastırdı ve birkaç saniye olayı kurtarmak için düşünme süresi tanıdı kendine.
o sırada taehyung, duyduğu şeyin şaşkınlığıyla eşine dönmüş onun güzel profiline anlamazcasına bakıyordu. ne demek jeongguk resitaldeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BKNYB
Fanfic[🤵🤵] [married taekook x düzyazı] çünkü sen tek hayran olduğum kişiydin şimdi sana bakamıyorum bile bunu kendime neden yapıyorum bilmiyorum