|8|Shameless

1.4K 96 38
                                    

Bölümün adını fav şarkımın adını koydum. Dinlerken yazdım. Yukarıdan açıp dinleyebilirsinizz.

Uyandığımda daha akşam olmamıştı. Kaç dakika, ya da kaç saat yattığım hakkında hiçbir bilgim yoktu ve bunu umursamıyorum. Keşke sonsuzluğa kapatsaydım gözlerimi bir daha açmamak üzere keşke... Ama hayata tutunmam gerekiyordu ve ben de bunu yapmak zorundaydım. Kalktım saçlarımı taradım ve akşam yemeği için büyük salona indim Draco yoktu, büyük ihtimalle Madam Pomfrey onun dinlenmesini söylemişti. Yemek yerken Gryffindor'un masasındaki Harry'i gördüm. Bana utangaç gözlerle bakıyordu ve ona baktığımı fark edince benden gözlerini kaçırdı. Hayır Draco'ya zarar verdiği için onu lanetlemeyecektim ya da öldürmeyecektim. Kılına bile zarar vermeyecektim Benim yapacağım şey Astoria yapmalıydı, ne de olsa sevgilisi o.

2 hafta sonra

Dumledore'a bir saldırı yapılmıştı ve Dumledore ölmüştü. Albus Dumledore ölmüştü. Şimdi Ölüm yiyenler Hogwarts'a saldırı yapmışlardı ve ben onlardan kaçmakla meşguldüm. Sonra karşıma bir ölüm yiyen çıktı.

"Yine sen."dedim gözlerimi kısarak"
"Benden ne istiyorsun?"

"Amacım sana zarar vermek değil." dedi ve beni yine kucağına alıp Astronomi Kulesi'ne gitti.

"Rahat bırak beni" diye bağırırken onun umurunda bile değildim. Yanında küçücük kalıyordum. Astronomi Kulesine gelmişti ve ben hâlâ onun kucağındaydım. Bir hamle ile elimi maskesine attım ve maskesini çekip çıkarttım. Şok içinde maskenin sahibine bakakaldım.

"Aldric?" diyebildim sadece. Aldric ise donmuş bir ifadeyle yere bakıyordu.

"Bu bir şaka olmalı, değil mi Aldric? Bu sadece bir şaka."

Aldric ise cevap vermiyor, yere bakıyordu.

"ALDRİC BANA BUNUN BİR ŞAKA OLDUĞUNU SÖYLE!" o kadar fazla bağırmıştım ki boğazımın şiddetle ağrımaya başladığını farkettim.

"Üzgünüm." diyebildi sadece. Sesi çok kısık ve çelimsizdi. Gözleri doluyordu yavaşça. Ama hâlâ ses çıkarmıyordu.

"Üzgün müsün, gerçekten üzgün müsün Aldric? Kardeşine yalan söyledi̇ği̇n  için mi? Ya da arkadaşlarının ve  kardeşinin  hayatını riske  attığın için mi? veya karanlık tarafta olduğun için ha ne dersin?"

"Ady ben-"

"SEN NE ALDRİC? KAÇ KİŞİYİ ÖLDÜRDÜN? KATIE BELL'İ DE SEN Mİ LANETLEDİN? VE HATTA BELKİ DE DUMLEDORE'U ÖLDÜREN DE SENDİN!"

"KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİM ADELİNA! EĞER AÇIKLAMAMI BEKLESEYDİN HER ŞEYİ ANLATABİLİRDİM!"diye bağırmaya başladı. Karanlık olsa da ağlamaklı sesinden ağladığını anlayabiliyordum Normalde ağlamazdım Aldric ama şimdi...

"Neyi anlatacaksın Aldric? Hadi anlat bekliyorum." dedim sessizce. Çünkü bağırmaya ne sesim ne de halim kalmıştı.

"Ady beni senin hayatınla tehdit etti."

"O mu etti?" sesim yumuşamıştı. Eğer yumuşamasaydı herhalde boğazım kanayabilirdi.

"Kim olduğunu bilirsin sen, eğer onlara katılmazsam seni- seni öldürecekti. Ve ben buna göz yumamazdım."

"Neden sen?" dedim bir anda. Kafamda bin tane düşünce dolanırken ağzımdan bu çıktı.

"Çünkü biz ileri gelen safkanların arasındayız. Onun istediği de bu işte, ileri gelen safkanlar onun kurbanı. Ve ben onlara yalvarmasaydım sen de ölüm yiyen olacaktın. Belki hâlâ olabilirsin."

"Hâlâ olabilirsin de ne demek Aldric?"

"Onlardan bunu yapmamalarını istedim. Bunu erteleyebileceklerini söylediler. Bilmiyorum Ady. Her şey çok karışık." bana çaresizce bakan Aldric'e sarıldım.

"ADELİNA!" Pansy koşarak buraya doğru geliyordu. Aldric'in arkası dönük olduğu için Aldric'i görmemişti. Aldric koşarak oradan uzaklaştı.

"O ölüm yiyenle ne konuşuyordun, ona sarıldın mı ben mi kör oldum?"

"Ö-ölüm yiyen mi? Pans konuşmuyorduk. Sadece bana beni öldüreceğini söyledi ve bende rüyasında göreceğini söyledim. Bir ölüm yiyenle neden konuşayım ki?" dedim tedirginlik ile.

"Haklısın bunu yapman için aklını kaçırmış olmalısın. Her neyse hadi gidelim." dedi ve beni elimden tutup sürüklemeye başladı.

Biz koşarak Büyük Salon'a gelmiştik.

"Aman tanrım!" dedi Pansy korku ile.

Salon'un tüm pencereleri kırılmış ve tavandaki gökyüzü büyüsü bozulmuştu. Her yer olum kokuyordu adeta. Bu ölüm kokusuna alışmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki bu hep başımıza gelecekmiş gibi. Umarım yanılıyorumdur bu hissim ile,umarım sadece bir hisle sınırlı kalır bu his.

Ertesi gün ölüm yiyenler Hogwarts'tan tamamen gitmişti. Tabii Aldric hariç. Onu odama çağırmıştım ve konuşmuştuk. Bu konuda tamamen masum olduğunu bana kanıtladığı için ona güveniyordum. Tek sorun şuydu ki ölüm yiyen olmaktan deli gibi korkuyordum. Eğer ölüm yiyen olursam onlardan biri olacaktım ve kötü tarafta olacaktım. Kötü olacaktım, arkadaşlarımın, sevdiğim adamın,  ailemin aksine kötü biri olacaktım Voldemort'tan değil kötü olmaktan deli gibi korkuyordum. Eğer ölüm yiyen olsaydım ne olurdu? Arkadaşlarım benden nefret eder miydi? Okuldan atılır mıydım? Ailem beni evlatlıktan reddeder miydi? Ne zaman ölüm yiyen olacaktım? Bunların hepsini düşünmek başımı oldukça ağrıtıyordu.

Selam aslında bugün yeni hikayenin ilk bölümünü attığım için bölüm atmayacaktım ama sonra sizi bekletmek istemedim. O yüzden atıyorum. Bu arada arkadaşlar oy atmak gerçekten çok kolay. Sadece (⭐) şuna basarsanız çok sevinirim. (Bölüm hakkında yorum yapın lütfen, yorum gelmiyor.) Sizi çok seviyorum kalp kalp kalp ❤ ❤ ❤

Opia |Draco Malfoy Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin