Kapı 80-90/ Pişmanlıksızın

22 1 0
                                    

  Edalyn Weather diğerlerinin düşünüyordu, Nophemare Waugh'u, Alex Ceasire'ı ve Maedy Tops'u...

  Onlar burda olsa Edalyn'e ne derdi? Nophemare onu sıvazlar ve korkmasını söylerdi, aslında buna gerek yoktu, çünkü kendi arkadaşının cinayetini gerçekleştiren biri için korku fazla abartıydı, Alex ise muhtemelen onun yanında olduğunu söylerdi. "Ah," diye mırıldandı Eda, "Keşke..."

  Alex için üzülüyordu en çok, ilk gidenleri oydu ve yüzünde ifade bırakmaksızın ölmüştü.. Onun donuk suratı aklına geliyor, kafasını sıkıca tutarak kendine engel olmaya çalışıyordu. Peki Nophemare? Bu fikir ondan çıktığında onu destekleyen tek kişiydi.. Onu daha da üzen şey bu fikrin ondan çıkmış olmasıydı zaten. Günleri saymıyordu, kim bilir kaç gündür buradaydı?! Tahminler yürütüyordu ama bu çok zordu çünkü ona sanki asırlardır buradaymış gibi geliyordu. Yapacak ne vardı ki aslında, Eda gibi yalnızca bir kız için..

  Mae'ye gelince, Eda onu düşünmüyordu bile, bırak pişmanlığı, üzüntü yada keder bile hissetmiyordu. Burası sonsuz gibi geliyordu ama bunun olmadığının tek kanıtı kapılardaki numaraların başında 00 olmasıydı, bunu düşünürken 0084'ü açıyordu.

  Eda ise eski güzel öğrenci evini düşünüyordu, Alex bulaşıkları yıkar, Eda evi süpürür ve Noph da tozları alırdı, 'Mae?' diye düşündü Eda, Mae asla birşey yapmazdı, ders çalıştığını falan söylerdi.. Eskilerin açısıyla duvara bir tekme attı Eda. Oturup ağlamaya başladı, herkes gitmişti, herkes, herkes..

  Son pişmanlık neye yarar, diye düşündü. Onlar geri gelmiyordu ve gelmeyecekti, yapacak ne vardı o zaman? Hiçbir şey..

  Bunu düşünürken tabloları dizip şöminenin açılmasının bekledi. Açılınca da 0086'ya girdi.

  Işıklar yanıp sönmeye başladı. Eda hemen bir dolap aramaya başladı. Etrafta dönüyor, gözleriyle tarıyordu. Sonunda bir dolap bulup girdi, daha doğrusu çalıştı ama onu sert bişey engelledi. Baktığında beyaz bir gülen yüzün dolapta onu engellediğini gördü, sesler yaklaşıyordu, hemen bir köşeye sığındı ve kurtulmak için mırıldanarak yalvarmaya başladı. Yaratık yine gitti. Ama Eda olduğu yerden çok geç kalktı, düşünceleri onu yavaşlatıyordu.

  Ruhsuzca ilerlerken mor bir ışık görmeye başladı, "Aman, tam da zamanı" dedi Eda, şimdi Alex'i hatırlamak istemiyordu, hemde hiç. Yinede bu lanet yerden kurtulmak uğruna birçok gözü olan canavara bakmadan 0088'e girdi, düşüncelerinden sıyrılarak çekmeceleri karıştırmaya başladı, birden gördüğü şeyle dehşete kapıldı, bir ceset cansız halde yatıyordu, kanı çekilmişti ve etrafı böceklenmisti, yani öleli çok olmuştu. Eda bunun eski bir ekip olduğunu düşündü, "Ah," diye düşündü, "ekip arkadaşlarından yoksun tek başına kalmış,"

 
  Kapılarda çekmeceleri karıştırmaya devam etti, 0089 için anahtarı bulmuştu, kapıya soktu ve daha ince bir 'tık' sesiyle kilit kapıdan düştü.


  Çok ruhsuzdu Eda, nasıl mutlu olabilirdi ki..? Herkes gitmişti, eski cıvıl cıvıl öğrenci evi bir daha neşeli olmayacaktı, bir daha asla beraber iş aramayacaklar, fotograf çekemeyecekler, dans edemeyecekler yada hiç kavga edemeyeceklerdi. Bir özlem duygusu karnından bütün vücuduna yayıldı, Mae hariç hepsini özlemişti, hepsini, kahretsin ki hepsini ozluyordu.

  Hiç yüz ifadesi veremeden 0090'na gitti.

Kapılar/DoorsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin