61. kapıya geldiklerinde kızlar şaşırdı, burada hoş tınılı bir müzik çalıyordu. Müziğin kaynağına baktıklarında bir radyo gördüler, radyonun arkasında da garip bir varlık vardı, kocaman bem beyaz gözlerle kızlara bakıyordu, korkunç değildi, aksine sevimli denilebilirdi, belki. Daha sonra hemen yanlarında bir masa gördüler, kırmızı bir yaratık masada oturuyordu, cüce gibiydi, sarı büyük gözleri vardı ve gozbebekleri de olsa tatlı olabilirdi, onun karşısında da bir iskelet vardı.
Şu bembeyaz gözlü yaratığın önünde bir tezgah vardı, üzerinde vitamin, çakmak, maymuncuk ve bir haç vardı, kızlar diğerlerine alışıktı ama haç onlara garip geldi, yanında ücreti yazıyordu, kızlar çekmecelerden çıkan parayı birleştirerek bunu aldı, parayı da "bahşiş" yazan kavanoza attılar.
Aslında Mae ve Eda bu odadan çıkmak istemiyorlardı, çünkü burası güvenliydi, kendilerinden başka canlılar olması onlara iyi hissettirmişti ve müzik onları her an titreyen bacaklarından ziyade bir kalp ritmi veriyordu..
Yinede ikisi de buradan bir an önce kurtulmak için mücadeleye devam etti ve 0062'ye girdiler. Çekmeceleri karıştırdılar ve önemli birşeyler var mı diye baktılar. Sonra 63'e girdiler, kilitli iki tane kapı vardı, Eda, "Yeter artık, bu canavardan kaç tane var?!" dedi ve anahtarı aramaya başladılar, Mae bir kaç dakika sonra "Buldum," dedi ve yine o tanıdık 'tık'sesi ile birlikte kapı açıldı, diğer kapılarda bir olay olmadı. 68. Kapının kolidoru uzun ve dardı, Eda ne olur ne olmaz diyerek hacı çıkardı.
Yavaşça ilerlediler, biraz sonra etrafda yeşil bir ışık yayıldı, siyah, gözleri yeşil, hayalete benzeyen bir yaratık onlara doğru gelmeye başladı, Eda ve Mae geriye döndü, hayalet bu sefer diğer tarafda belirdi, Mae geriye döndü ama Eda geç kaldı, canı çok yanıyordu, birden hacı yüzüne siper etti.
Haç elinden havaya doğru çıktı, çok kuvvetli bir mavi ışık canavarın etrafında ritüel benzeri bişey oluşturdu. Ritüel daire şeklindeydi. Birden dairenin kenarlarından mavi zincirler fırladı, canavarı yakaladılar ve sıkıca sardılar, canavar aşağıya doğru inmeye başladı, ve zeminin içinde kayboldu.
Daha sonra haç da yere düştü, Eda ona ellemeye çalıştı ama çok sıcaktı. Sonra parçalandı..
Eda dönüp geriye baktı, Mae 69.'un sonundaydı, 70.'e daha girmemişti.
Eda kararla ona yürüdü, dudakları titriyordu ve ayaklarına kendi yön vermiyor gibiydi, çok uzun gibi gelen yolum sonunda Mae'ye ulaştı ve ona uzun bir süre baktı, sonra ona hacın ışığından dolayı masmavi olmuş elleriyle tokat yapıştırdı.
Mae yüzünü tuttu ve "Aaağh!" diye bağırdı, Eda'ya "Napıyorsun sen!?" Diye bağırdı, Eda ise yerinden kıpırdayamayarak, "Ben hayatımda senin kadar çıkarcı bir insan görmedim" dedi.
Mae "Ben mi, çıkarcı mı!?" diye bağırdı, "SENİN YÜZÜNDEN BURDAYIZ, SENİN ZEVKLERİN VE PARA İSTEĞİN İÇİN, VE SEN BANA ÇIKARCI MI DİYORSUN?!" diye inledi. Eda, "ORDA BENİ KORUYABİLİRDİN", "AMA HAYIR, SEN KAÇMAYI SEÇTİN!", "NEDEN DİYE SOR, ÇÜNKÜ SEN-BİR-KORKAKSIN!" diye bağırdı, Mae kısık bir sesle, "O canavar sana bişey yapmazdı, çünkü sende bir canavarsın.." dedi. Eda ciddi bir şekilde kahkaha attı, "Ben kapılardan geçiyorum, gerektiğinde saklanmak için dolabımı sana veriyorum, ve sen hiçbir şey yapmıyorsun." dedi ve bir kahkaha daha attı, "VE CANAVAR BEN OLUYORUM? KENDİNE DÖNÜP BİR BAKSANA, ARKADAŞININ İÇİN KENDİNİ TEHLİKEYE ATMAKTAN, BİRŞEYLERİ FEDA ETMEKTEN BİLE ACİZSİN! SANA ACIYORUM BE, ACIYORUM."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapılar/Doors
Mistério / SuspenseRoblox/Doors oyununun hikayesidir, okumak için oynamaya ihtiyaç yoktur Tüm Hakları Saklıdır ©