Şey

222 18 8
                                    

Bu işin içinden nasıl çıkacağım tartışılır bir konuydu. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun bunları yapması imkansızdı. Kendinde değildi ve bu apaçık belliydi. Bir şeyin kontrolü altındaydı.

Bir şeyin. Neydi bu ?

Orta büyüklükte, kirlenmiş, paslı sandığın kırılmış aralıklarından sarı bir parıltı yayılıyordu. Gecenin karanlığıyla gözlerimi kamaştırmıştı. İçinde ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu.

Tedy, sandık elinde olmasına rağmen açmamıştı. Öylece duruyordu. Arada bir etrafını kontrol ediyor, ben de yakalanmamak için çok fazla bakmıyordum. Çok tedirgin aynı zamanda da tedbirli görünüyordu.

Tedy'nin aniden irkilmesiyle çığlık atmamak için ağzımı hızlıca kapadım. Kendimi fazla kaptırmıştım. Arkası bana dönüktü. Karşısında biri varmış gibi davranıyordu. Anlayamıyordum, neyle iletişim içindeydi ?

Konuşmuyordu, bir çeşit telepati kuruyordu. O her neyse Tedy'nin içine işlemişti.

Şey, bir adım ileriye geldiğinde onu görmüştüm.

Karanlıktı. Siyah. Sadece siyah.

Arkasındaki orman ne kadar karanlık olsa da onu ayırt edebiliyordum. Onun siyahı farklıydı. Şekilliydi. Tam bir insan pozisyonunda değildi. Tüylerimi ürpermişti.

Tedy'nin kucağından bir hışımla sandığı çekmeye çalıştı. Tedy'nin onun emrinde olması gerekiyordu ama işler değişmişti. Sandığı vermiyordu.

İkisinin de gözleri turuncuya dönüşmüştü. Bir çeşit telepati kavgasıydı sanırım.

Ve o anda Tedy'e bir şeyler olmaya başlamıştı. Büyümüştü. Yaklaşık 2 metre boyuna gelmişti. Kahverengi örgülü saçları simsiyah ve dümdüz olmuştu. Beklediğim gibi kıyafetleri de siyahlaşmıştı. Tıpkı karşısındaki "şey" e benzemişti. Ama ondan daha güçlü ve üstündü. İstese şu an onu öldürebilecek kapasitedeydi.

İkisi de hareketsizdi. Alevlenmesinden korktuğum gözler birbirini izliyordu. İşte yine telepati anı. Ne konuştuklarını bilmek istiyordum.

Tedy onaylar bir şekilde başını aşağı yukarı salladı. Sandığı yere koyup açtı. İçindeki şey aşırı parlaktı. Elini uzatıp yavaşça aldı.

Bir harita parçası ve anahtar. Peki ya haritanın diğer parçaları nerdeydi ?
Anahtar görkemli ve güzeldi. Parlayan şey anahtardı. Sanki daha önce onu görmüş gibiydim. Ama bulamamıştım.

Tedy anahtarı siyah bedenine - tam kalbinin üstüne - götürdü. Anahtar birden vücdunun içine girdi. Canı yanmışa benziyordu.

Anlamsızca izliyordum.

Şey, Tedy'e itaat etmeye başlamıştı. Yere eğilip, elini öpüyor sonra alnına ve Tedy'nin pelerine dokunduruyordu. Ayağa kalktığında elini kalbine sokup bir şey çıkardı. Tedy'nin avcuna bıraktığında siyah bir taş olduğunu gördüm.

Tedy koca cüssesiyle ormana doğru koşmaya başladı. O şey ise sandığı geri gömüyordu. İşi bittiğinde siyah kıyafetlerinin rengi açıldı, boyu kısalıp saçları da kahverengiye dönüştü.

TEDY oldu.

Kulübeye yöneldiğinde koşarak içeri girdim, yerime yattım. Benden yaklaşık 5 dakika sonra da o girdi. Tedy'nin eski yerine yerleşti ve uyudu.

*******

Gün ağırmaya başlamıştı. Kırık pencereden sabahın ilk ışıkları yüzüme vuruyordu. Uyuyamamıştım. Ne yapmam gerektiğini düşünmüş ve bazı kararlar almıştım. Tedy'nin bedenine bürünmüş şeye hiçbir şey bilmiyormuş gibi her zamanki halimle davranacaktım.

Tedy'nin peşinden koşarken geldiğimiz, geçtiğimiz yolları düşündüm. Tahminlerime göre eski alanımızın güneybatısındaydık. Bizse kuzeye gitmiştik. Gitmemiz gereken yer yani Vastle kuzeydoğudaydı. Kesin değildi ama böyle olduğunu umuyordum.

*******

Çocuklara kahvaltılarını yaptırdıktan sonra hemen yola çıktık. Artık hiçbir şey engel olmadan kurtulmak istiyordum. Hiçbir şey umrumda değildi.

Tedy'nin bedeni bir sorun yaratmadan sadece yürüyordu. Saat 10'a yaklaştığında Vastle tabelasına ulaşmıştık. Doğru yoldaydık. Bir tahta parçası için bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.

Son 4 km.

Bu sefer hiç mola vermemiştik. 3 günlük gecikmişliğimiz yetiyordu zaten.

Acaba şu an çocukların ailelerinin kaybolduklarından haberi var mıydı ? Ya da Vastle' daki izciler Arama Kurtarma Ekiplerine haber vermiş miydi ? Amerikanın yerel gaztelerine "Ohio'daki Cuyahoga Ormanında kamp yapan izcilere hala ulaşılamadı." diye manşetler düşmüş müydü ? Ve yahut şu an kimsenin haberi yok muydu ?

Bilmiyordum.

Güneş en tepeye gelmişti. Takımın hali kalmamıştı. Tek Tedy yorulmamıştı ki buna hiç şaşırmamıştım.

Yarım saat daha yürüdükten sonra sonunda Vastle'ı görüyordum !

Koşarak ilerlerken gördüğüm durum karşısında küçük dilimi yutacaktım.

Tekrar.
Her yer cesetti.

Biraz geç oldu özür dilerim hepinizden :) inşallah beğenirsiniz :) seviliyorsunuz iyi okumalar :D

KayboluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin