"Hadi çocuklar biraz daha hızlı. Hava kararmadan kamp alanına ulaşmalıyız." diye bağırdım herkesin duyabileceği bir ses tonuyla. Fakat herkes o kadar yorgundu ki kimsenin umrunda bile olmamıştım. Ağaçların yaprakları rüzgârda, takımdan çıkan izci marşına uyum sağlıyordu. Küçük, şirin bir patika yoldaydık. Güneşin dağların arasında kaybolma ısrarı karşımızda eşsiz bir manzara oluşturuyordu. Manzaramızın güzel olması şu an düşünüyor olduğum son şey olmalıydı.
Çocuklardan 12 yaşında olan Claire "Daha ne kadar yolumuz kaldı ?" diye sordu. Sesi bitkin ve yorgundu. Tıpkı diğerleri gibi.
"Çok yakında orda olacağız."
Zorlama bir gülümsemeyle dediğim bu şeye ben bile inanmamıştım. Zaten hiçbirini de bu cevabım tatmin etmeye yaramamıştı.
Her şeyi kendi ellerimle mahvetmiştim. Aslına bakarsak ne yapmaya çalıştığımı ben de tam olarak anlayamamıştım.
4 senedir kamp öğretmenliği hayatımda hiç kaybolmamıştım. Bir şey beni sanki bu yola doğru sürüklemişti. Belki de kendi yanlışıma böyle bir teselli bulmaya çalışıyordum. Beynimi buna zorlamayı bırakıp geldiğimiz yola odaklanmaya çalıştım.
İçimde çok tuhaf hisler oluşuyordu. Attığım her adım sanki boşluğa gidiyormuş gibiydi. Sinir ve stresten başım dönmeye başlamıştı. Ama benim önceliğim çocuklardı ve benim şimdi hiçbirine sunacağım bir açıklama yoktu ki hepsi olan bitenin farkındaydı.
1,2,3,4......16,17. Tamdılar. Kaç defa saydığımı ben bile bilmiyordum. Bu beni bir nebze de olsa rahatlatıyordu. Tedirgindim. Elimden bir şey gelmiyordu ve amaçsızca yürüyordum.
Haritam anormal bir şekilde kaybolmuştu. Mantıklı düşününce buna imkan yoktu. Takımdan kimse bunu yapamazdı emindim. Zaten şu an bunu düşünecek durumda da değildim.
Çünkü ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum. Bir yolunu bulmalıydım. Ay bize eşlik etmeye başlamadan kamp alanına varmalıydık.
Aniden yakınımdan gelen bir çıklıkla olduğum yerde kalakaldım. Anlamsızca olan biteni anlamaya çalışırken çocuklar etrafıma toplanıp ağlamaya başlamışlardı. Kendime gelip etrafıma bakındım.
1,2,3,4.....15,16 ! İşte şimdi gerçekten korkmuştum.
Tekrar ve tekrar... 16'ydı.
Gabe yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş
حركة (أكشن)Ve bazen öyle bir çaresiz kalırsınız ki ölmek bile sizin için bir seçenek değildir. Orman, dehşetin yuvasıdır. Orman, içinde nelerin olduğunu bilmediğimiz gizemdir. Orman, ölümlerin en uygun yeridir. Ve bir orman, hayatınızı kaybetmenize ama ölmemen...