Büyük Bölüm - Oluşum

109 2 1
                                    

Meraba arkadaşlar. Yeni bölümle tekrar karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz :) Keyifli okumalar, seviliyorsunuz :)

Girdiğim çıkmazlar beni her gün biraz daha yok ediyordu.İşte şimdi yine sonunu bilmediğim bir çıkmazın içerisindeydim. Yapacağım bir seçim yoktu. Bütün olanları kaldırabilecek potansiyelim de yoktu. Ha bir de şu "Elenlarla savaş" vardı değil mi? Tanrı aşkına! Beni ne sanıyorlardı? Süper güçlere sahip bir büyücü filan mı? Doğru ya. Kalbinde Şuarların yaratıcısı Yüce Tanrı Alesse'nin yüzüğü olan bir kamp öğretmeniyim. Aman ne harika!

En azından çocukların kurtulması beni bir nebze de olsa rahatlatmıştı. Ama bu yine de bu Eric'in ölmediği anlamına gelmiyordu!

Daha önüme ne saçmalıklar sunacaklarını göremiyordum. Bunlardan sonra da beni pek fazla bir şeyin etkileyeceğini sanmıyordum zaten.

Kendime sitem etmeyi şimdilik bir kenara bırakıp kafamı şu itici Tedy - Lossapr'a çevirdim. Yüzüne zafer gülümsemesini oturtmuştu bile.

"Hadi bekliyorum. Çocukları gönder." dedim aptal suratına gözlerimi dikerek.

Aynı bakışı bana atarak "Eveet, biricik arkadaşlarım." diye söze başladı alaycı tavrıyla. Ardından bağırarak "Ne duruyorsunuz!?" dedi. "Yürüyün!"

Çocuklar geçite doğru ilerlerken Amy aniden bana doğru koşmaya başladı. Yanımda nefeslenirken "Lillien, sen de bizle gel." dedi. "Tatlım, benim burda daha gezmem gereken yerler var. Hadi siz gidin şimdi , ben daha sonra seni en sevdiğin dondurmacıya götürmek için bahçenizde bekliyor olucam." diye aklıma gelen en sade bahaneleri uydurdum. Küçük kollarıyla bana sarılırken ardından tüm takım etrafıma pervane olup bir köşeden sarıldılar. Hepsiyle vedalaşırken "Vedalaşma faslınız bittiyse artık şunlardan kurtulalım." diye tısladı aptal Tedy. (Öteki ismine alışmam zaman alacaktı.)

Çocuklar geçite doğru giderken "Aileler çocukların nerden geldiğini bilmek isticekler" dedim soru sorarcasına. "Evet Lill. Bunları düşünebiliyorum elbette." diye karşılık verdi. "Çocukları ormanın çıkışına bırakıyorum, hafızaları temizlenmiş şekilde. Ailelerini orda göreceklerdir. Ve sana gelince Jack'ın hafızasına göre kaybolmuş olacaksın Lill ve muhtemelen ölmüşte olabilirsin. Yani senin izini de bırakacaklar."

Kendimi biraz şey gibi hissetmiştim. Biraz ölmüş gibi.

Çocuklar pek emin görünmüyorlardı. Kim böyle ne olduğu bilinmeyen şeylere güvenirdi ki zaten. Korkmaları çok doğaldı. Ama yine de gitmek istiyorlardı.

Son kez bana doğru döndüklerinde hadi gidin dercesine kafamı aşağı ve yukarı salladım yalancı gülümsemelerimle beraber.

En önde Jack yürüyordu. İlk onun gideceği de belliydi. O çok cesaretliydi.

İlk adımını attı Jack ardından arkadaşalarına eliyle gel işareti yaptı. Bütün gövdesini de soktuktan sonra geçiş tamamlandı.

Ardından çocuklar üçerli beşerli geçmeye başladır. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum. En sona Amy kalmıştı. Tekrar bana döndü, işaret ve orta parmağını birleştirerek kalbine götürdü. Karşılık olarak aynısı yaptım. Ve ardından takımın yalnızlığı sarmıştı etrafımı. Az önce yaptığımız hareket ise bizim takımımızın kendi arasında yaptığı bir izci hareketiydi.

Artık Blackwood takımı yoktu. Artık gerçekten yalnızdım.

"Peki şimdi nolacak?" diye sordum iç geçirerek. "Değişeceksin." diye karşılık verdi.

"Ne değişikliği?"
"Bize bu halde mi yardım edeceksin." dedi ve kahkahasını patlattı. "Çok komiksin." diye içimden söylendim. "Evet öyleyimdir." dedi. Lanet olası şuarlar içimizi de mi okuyabiliyorlardı!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KayboluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin