'Ah Mine'l-Aşk'
Mem ile Zin'in öyküsü tanıdık bir macera.
Leyla ile Mecnun'un, Yusuf ile Züleyha'nın, Arzu ile Kamber'in, aşk ateşiyle birbirini yakan Kerem ile Aslı'nın, Romeo ile Juliette'in, Kafka ile Milena'nın öyküsü gibi tanıdık ve trajik...
Cizre halkı güneşin ilk ışıkları ile güne başlamıştı. Yüzyıllarca konuşulacak, nesilden nesle aktarılacak bir aşka şahitlik edeceklerinden habersiz…
Takvimler 1450’yi gösteriyordu. Cizre Botan da efsane aşk tarihe geçiyordu...
Botan aşiretinin ağası Mir Zeyneddîn o dönemin en büyük aşiretine öncülük ediyordu. Annesi ve iki kız kardeşi ile Cizre halkınca tanınırdı. Kız kardeşlerin den büyüğü Siti, küçüğü Zin idi. Zin ay yüzlü, sırma saçlı bir peri kızı gibiydi. Siti güler yüzlü, nadide bir çiçek gibiydi. Her ikisinin de güzelliği Cizre halkınca konuşulurdu. Hiç görmedikleri halde bu güzelliklere, nice delikanlı gönül vermiştir…
21 Mart newroz günüydü. Cizre de her yıl büyük bir coşkuyla kutlanırdı newroz. Kürt halkının baharın gelişini kutladıkları bu değerli günde herkes bir arada olur, gönlünce eğlenirdi. Tabi gençler için bu bayramın apayrı bir yeri vardır. Gönül eşleriyle bu bayramda buluşur, bir çoğu sevda ateşine düşerdi. Ama her seneden farklı olarak , bu seneki sevda ateşi oldukça acımasızdı.
Mir Zeyneddin her iki kız kardeşini de gözlerden uzak tutardı. Tabi bu kızların hoşuna giden bi durum değildi. Newroz kutlamalarına da kılık değiştirerek katılmayı tercih etmişlerdi. Bu fikir Zin den gelmişti, Siti’nin de hemen onayından geçmişti. Her ikisi de tıpkı erkekler gibi giyinmiş, yüzlerini puşi yardımıyla örtmüş, kafalarına şapka takmışlardı. Parmakların da içinde isimlerinin yazılı olduğu yüzükleri vardı. Eski kürt geleneklerine göre, seven sevdiğinin parmağına isminin yazılı olduğu yüzüğü takarmış. Bu bir nevi kendi aralarında birbirlerine verdikleri söz demekti.
Mem, Cizre de yaşayan orta gelirli bir ailenin tek çocuğuydu. Oldukça mert, delikanlı biriydi. Can dostu bildiği Tacdin ile birlikte o da kısmetini beklemekteydi. Tacdin, erkek kardeşleri ile beraber Cizre de uzun yıllardır yaşayan, tıpkı dostu Mem gibi delikanlı biriydi. Newroza katılmadan önce onlarda tıpkı Zin ve Siti gibi kılık değiştirmişlerdi. Üstlerine geçirdikleri kadın kıyafetleri ile oldukça komik görünüyorlardı. Kılık değiştirerek şenlik alanına gitme fikri Mem den çıkmıştı. Her ikisinin de parmaklarında isimlerinin yazılı olduğu yüzükler vardı. Newroz alanına doğru yola koyulmuşlardı…
Kaderin onlara nasıl bir oyun kurduğunu bilselerdi, yine de bu yola çıkarlar mıydı?
Kaderimiz, biz daha dünyaya gelmeden ilahi bir kalemle yazılır. Yazılandan kaçış yoktur. Kimse yazılanı da ön göremez. Şayet görseydi eğer,
Mem bu yola çıkar mıydı?
Zin, parmağına o yüzüğü takar mıydı?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Newroza da Zin ve Siti
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
