Arkadaşları gittikten sonra hemşire ağrı kesici bir serum bağladı. Ardından "Biraz uyumaya çalış" dedikten sonra odadan çıktı. Anıl gözünü her kapadığında yine aynı şeyi görüyordu. "Allah'ım ben n'aptım?" diyerek elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladı.
Saatler sonra uyandığında yatağın yanındaki sandalyede oturan Doğukan'ı farketti. Ona uykulu bir ses tonuyla "Ne zaman geldin?" diye sordu.
Gülümseyerek "Yeni geldim. Sen nasıl oldun?" dedi. Halbuki saatlerdir uyurken başında durmuş, onu seyretmişti uzun uzun.
"İyiyim. Annem nerede?" diyerek baktı ona.
"Nazlı'yla ilgilenmesi için eve gitmesini istedim. Bu gece refakatçin olarak ben kalacağım yanında."
Derin bir iç çekerken "Ne gerek var. Ben idare ederim tek başıma" dedi tek eliyle gözlerini ovuşturarak.
"Olmaz öyle şey. Zaten bir işim yok sabaha kadar. İstediğin bir şey var mı?"
"Yok teşekkür ederim" diyerek baktı dudaklarını sıkarken.
Doğukan "Dünden beri aklımı kurcalayan bir şey var. Dün biz telefonla konuşurken onlar yanında mıydı?" diye sordu.
"Evet. Bana telefonun hoparlörünü açmamı söyledi. Salak gibi elindeki sahte silahtan korktum!"
Dudaklarını sıkarken "Nerden bilebilirdin ki silahın sahte olduğunu? Asıl suç benim. Telefonda patavatsızca konuşmamam gerekiyordu. En azından ses tonundan tehlikede olduğunu anlatmalıydım" dedi.
"Sen nerden bilecektin ki?"
Bu sırada kapı çaldı içeriye iki kişi girdi. Adamlardan birisi "Geçmiş olsun Anıl Bey. Ben komiser Sinan Atik. Bu da yardımcım Cenk Yalman. Doktorunla konuştuk bugün daha iyi olduğunu söyledi. Dünkü olayla ilgili soruşturma devam ediyor. Sizin ifadenizi almak için gelmiştik. Bize neler olduğunu anlatmanızı rica ediyoruz" dedi.
"Nerden başlamamı istersiniz?"
Komiser "Bu kişileri ilk defa mı gördünüz? Daha önce aranızda bir husumet falan var mıydı?" diye sordu.
"Birkaç gün önce Onur adındaki kişiyi, yanında kendisinden yaşça küçük birisiyle birlikte gece kulübünden almıştım" diyerek anlatmaya başladı Anıl.
Komiser yardımcısı söylediklerini tek tek yazmaya başlamıştı. Anıl anlatırken o anları tekrar yaşamaya başlamıştı. Kalp atışları hızlanmış, bütün bedeni ve sesi aynı korkuyla titremeye başlamıştı. Ağlamaklı bir sesle "Dizlerimin üzerine çökerken aklıma yapacak başka bir şey gelmemişti" diyerek ağlamaya ve ardından öğürerek kusmaya başlamıştı yeniden.
Doğukan, derin tepsiyi ona tutarken "Bu kadar yeterli mi? Anıl'ın aklına yaşadığı şeyler gelince kötü oluyor sürekli" dedi.
Ayağa kalkan komiser "O anları size tekrar hatırlattığımız için üzgünüz Anıl Bey. Başınıza gelenler hiç kolay şeyler değil. Umarım bir an önce atlatırsınız. Tekrar geçmiş olsun" diyerek.
Komiserin elini sıkan Doğukan "Umarım bu adiler en ağır cezayı alırlar" dedi ona bakarken.
"Biz raporumuzu yazacağız. Gerisine mahkeme karar verecek. İyi akşamlar" dedikten sonra odadan çıktılar.
Anıl ağlamaklı bir sesle. "Kendimden iğreniyorum!" dedi gözyaşlarına boğulurken.
"Şişşş!.." dedikten sonra yanına oturan Doğukan "Sen bunu hayatta kalmak için yaptın. Bence çoğu kişinin aklına böyle bir şey yapmak gelirdi. Kendini boşuna suçlamana gerek yok" dedi üzgün gözlerle gence bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKSİCİ //BxB//Final Yaptı
Fiksi RemajaGündüz okuyup gece takside çalışarak evi geçindirmek zorunda olan Anıl ve holding sahibinin gece hayatına düşkün, zengin ve sorumsuz oğlunun yolları bir gece kesişir. İlk görüşte ondan hoşlanan genç, onu bir geceliğine de olsa elde etmeyi kafasına k...