Bölüm 3. GEHENNA

204 49 143
                                    

Merhabaaa. Hoş geldiniz yıldız tozlarım. Esas karakterlere tanıtım kartları ve vadi tanıtım kartlatının hepsini Instagram hesabına ekleyeceğim. Geleneği koruyup okuduğunuz ruh halini ve daha fazlasını kitabımızın ve okurlarımızın simgelerine anlata bilirsiniz. Önce ben tabi.

💫

⭐️

Neydi insanoğlunun bu hayattakı amacı? Birçok kişiye sorarsanız cevabı muhtemelen "Kişiden kişiye göre değişir. Herkesin amacı farklıdır, " der.

Aslında insan mutluluğu bulmak için doğdu. Bebek anne kucağında, çocuk yeni bir oyuncakta bulur gülümsemeyi. Büyüdükçe insanoğlu, mutluluk silikleşir. Arar durursun ve eğer ölmeden önce mutluluğu bulanlardansan şanslısın demektir. Kimisi parada, kimisi sevgilide, kimisi şöhrette bulacağına inanır, bıkmadan, usanmadan arar. Orada, hep gözlerinin önündedir aslında. Ölmek üzere olan insan son nefesinde anlar, mutluluk aldığımız her nefeste saklıdır.

Ben ise ölmek üzere olmadığım için mutluluğun yatağımda saklı olduğu kanaatindeyim. Beynim uyanmış olsada gözlerimi açmaya korkuyordum. Yaşadıklarımın bir rüya olmasını, kendi yatağımda uyanıp hazırlanarak işe gitmeyi diliyorum.

Derin bir nefes aldım, göğsümde hissettiğim hızlı kalp atışlarımı sakinleştirmek, beynimdeki kötü düşünceleri silmeye çalıştım. Sakin ol Nare. Hepsi rüyaydı. Ruh emiciler yoktur. Gördüklerinin hepsi sadece saçma bir rüyadan ibaretti. Nefes al ve ona kadar say.

Bir süre sonra nefes alışlarım ve kalp atışlarımın düzene girdiğini hissettiğim için gözlerimi açmaya hazırdım. Şimdi yatağında uzanıyorsun, hiçbir sorun yok.

Ve o an mutluluğumun bütün ruhumu terk ettiği an oldu. Umutsuzluk kalbimi kafesine aldı sanki ve kalbim özgür olmak için sıkışmaya, çırpınmaya başladı.

Gözlerimi açmadan önce bir kapı açılma sesi kulaklarıma ulaşmıştı. Ben yalnız yaşardım ve evime misafir gelmezdi. Eğer bu bir hırsız değilse benim kapımın açılma ihtimali yoktu.

"Uyanmışsın." İnce ve melodik bir kız sesi duyuldu. Hayır, uyanmamıştım. Gözlerim hala kapalıydı ve yüzümde hiçbir mimik kımıldamıyordu. Benim uyandığımı kimse iddia edemez. "Uyandığını biliyorum, aç gözlerini. Nasılsın?" Kapının önünden duyulan ses şimdi uzandığım yatağın sol tarafından geliyordu.

Yaşadıklarım hepsi gerçek hayatın bir parçasıydı, bu kesinleşmişti. Sonsuza kadar burada gözleri kapalı bir vaziyette uzanamazdım. Kirpiklerimi yavaşça araladım, gözlerime gelen ışık yeniden onları kapatmama, birkaç saniye sonra kırpıştırarak tekrar açmama neden oldu.

Etrafa göz gezdirdiğimde orta ölçülü bir odadaki üç beyaz çarşaflı yataktan birinde olduğumu gördüm. Oda sade ve şık döşenmişti, beyaz ağırlıklıydı ve fazla eşyası yoktu. Yatakların her birinin solunda beyaz komidin vardı. Kapının olduğu duvara ise geniş bir dolap yerleştirilmişti. Yerde gri renkli bir halı karşı duvarda ise beyaz perdeli büyük bir pencere vardı. Onun sayesinde oda fazla ışık alıyordu.

Bakışlarım solumda duran kadına çevrildi. Kahküllü siyah saçları, çekik mavi gözleri ona biraz Asyalı görünümü veriyordu. Uzun boyu ve kıvrımlı vücudu ile güzel adlandırıla bilir bir kadındı. Üzerinde bir çok filmde gördüğümüz geleneksel Avrupa kıyafetlerine benzer uzun mavi bir elbise vardı. Saçlarının bir kısmını tokayla toplamış geri kalanını açık bırakmıştı.

Çekik gözlerini yüzüme dikmiş, endişe ve ya telaş barındırdığını ayırt edemediğim bakışlarla bakıyor, sanki benden bir cevap bekliyordu. "Nasıl hissediyorsun,"diye sorusunu yineledi. "İyiyim, neresi burası? Kimsiniz?" Sorduğum soruya aldırmadan "Saraya nasıl girdin," başka bir soru yöneltmişti çoktan.

Rapsodi: MorsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin