Hayal mi?

5 3 0
                                    

"Oluruna bırak, her neyse geçer."
Uyanırken duyduğum söz buydu. Annemin açtığı radyodan Sıla'nın sesi yükseliyordu. "Güneş doğsun hele bir." Diyordu şarkının devamında gece miydi sorun yaşatan yoksa insanlar mıydı dertleriyle yüzleşmek için geceyi bekleyen?
Hazırlanıp aşağıya indiğimde babamın evde olmadığını farketmem çok da uzun sürmedi. Anneme yönelttiğim soruyla birlikte annem biraz kırgın biraz üzgün bir şekilde aralarının iyi olmadığını ve babamın erkenden eşyalarını alıp gittiğini belirtti. Cevap vermek istememiştim geri geleceğini biliyordum zaten. Hızlıca bişeyler atıştırıp Berk'in aramasıyla aşağıya inmiştim. Annemin bana anlattığını bende ona anlatmıştım. Klasik baban cevabını vermişti. Herkes çok alışıktı onun bu haline.
Sınıfa girmiştik ama daha ders zili çalmasına yarım saat vardı Miraç hala ortalıkta yoktu Sanem ise Berk ile konuşmak istemiş ve onu yanımdan götürmüştü. Tuvalete gitmek için sınıftan ayrılmış ama bir türlü bulamamıştım. Birine sormaya da ayrıca çok çekiniyordum. O kadar dalgındım ki indiğim merdivenleri bulamamış ve olduğum yerde bir süre takılı kalmıştım. Bi anda ışıkların kapanması yürümemi durdurmuştu. Kimse yok mu diye seslenmeme rağmen hiç bir şekilde ses alamıyordum. Telefonumu çıkarıp Berk'i aramıştım meşgule atmasıyla daha çok korkmaya ve titremeye başlamıştım. Yere oturup kimse yok mu diye seslenmeye devam ediyordum. Gözüm karanlığa alışmıştı ve merdivenleri görebiliyordum ama korkumdan ayağa kalkamıyordum.
Adım seslerini duyduğumda iyice bilinci mi kaybettiğimi hissediyordum. Berk'in geldiğini düşünmüştüm ama adım seslerinin sahibi beni kucağına aldığında o kokunun Berk'in olmadığını anlamış fakat bu kokunun sahibini tanıyamamıştım. Yavaş yavaş gözlerimi açmamla o karanlıktan çıkmış olduğumu yüzüme vuran ışık sayesinde farketmiştim ama vücudum o kadar yorgun düşmüştü ki karşı koyamıyordum.
Duyduğum bağırış sesi bu sefer Berk'e aitti. Olduğum kollardan beni hızla çekmiş ve kendi kollarına almıştı. Bağırmaya devam ediyordu. Kendime gelmiş ve bakmaya başlamıştım. Bağırdığı kişinin Miraç olduğunu görünce beni ordan çıkaran kişinin de o olduğunu anlamıştım. Ama Berk o kadar büyük bir sinir yaşıyordu ki beni dinleyecek gibi durmuyordu. Miraç sadece bakıyor ve hiç tepki vermiyordu. Kolundan çekerek sınıfa götürdüğümde hala söylenmeye devam ediyor ve anlatmama rağmen inanmıyordu. Onun Miraç'a karşı olan kinini asla anlayamıyordum.
Yoğun derslerin ardından Berk çantasını almış kolumu tutarak yürümeye başlamıştı. O yürüyor bense yetişebilmek için koşuyordum. Onu seviyorum ama hareketlerini asla onaylamıyordum. Beni dinlememiş olması ise beni en çok kıran durum olmuştu.

"Yorulduğumu haykırabilmeyi o kadar çok isterdim ki susmak öldürüyor ,içimde çok yorucu bir duygu bırakıyor yıpranıyorum. Çöken ve moraran göz altlarıma rağmen her gün defalarca demek zorunda kaldığım "iyiyimler" artık bana ağır geliyor.
İçimdeki burukluğun sebebini tam anlamıyla kestiremiyorum yalnız. Yaşadığım şeyler yeni ortayan çıkmayan yıllardır süren davalarken bana artık dayanılmaz bir duyguymuş gibi gelmesinin sebebi nedir ki anlamıyorum?
Gücüm mü tükendi yoksa sabrım mı kestiremiyorum?
Sadece üzgün hissediyorum, hayata devam etmeye çalışıyorum sürekli deniyor ve çabalıyorum. Tüm yaşananlara rağmen ayakta durmak istiyorum ama içten içe yaşadığım depremler bana yaşamak için tek bir yer dahi bırakmıyor.
Gidişinle evim başıma yıkıldı demek isterdim belki ama sen bana bugün aslında bir evimiz olmadığını buranın sadece 4 duvardan ve 3 adet mutsuz insandan var olduğunu öğrettin."
Saatler süren ağlamam kesilmemiş katlanarak artmaya devam etmişti. Kendimi ne susturabiliyor ne durdurabiliyordum. Kendimi susturmaya çalıştığımda salonda haykıran annemin sesleri beni derine çekiyor ve odamın karanlığında ağlamaya devam ediyordum. Kulaklıklarımı ve ceketimi alıp saatin dahi kaç olduğuna bakmadan evden çıkıp koşmaya başlamıştım. Sadece koşuyor ve asla durmuyordum. Koşarsam kaçabileceğime inanıyordum.
"Duygu" ses tanıdık gelmişti fakat durmak istememiştim ancak daha yüksek bir ses tonuyla tekrar ettiği için durup arkamı dönmek zorunda kalmıştım. Fazlaca yağmur yağıyordu ağlamanın ve üşümenin verdiği etkiyle vücudum titriyordu. Karşımda gördüğüm kişi ise beni şaşırtmış ve düşündürtmüştü. Ne işin var burada dememle asıl bu saatte senin burada ne işin var Duygu demişti hızlı adımlarla yanıma gelerek. Seni daha sabah bodrum katından çıkartmadım mı ben sen hep böyle misin diye söylendi. Ağlamamı hala durduramamıştım. Hiç bir açıklama yapmadan arkamı dönüp koşmaya başlamıştım peşimden koşup kolumdan tutarak sürüklemeye başlamıştı. Bırakması için yalvarıyor bağırıyordum. Asla tepki vermiyor ve ellerini hafifletmiyordu bulduğu ilk otobüs durağına girmiş ve ikimizide yağmurdan korumuştu. Oturmuş ve dizlerimi kendime çekerek karanlığı izlemeye başlamıştım.
Anlatmayacak mısın? Diyerek bozmuştu bu sessizliği ona dönmüştüm uzun uzun geceyi andıran gözlerine bakıyordum. Neden şu an bunu bu kadar umursuyorsun demiştim aklıma gelen ilk cümleyi kurarak. Seninle alakası yok bu saatte dışarıda ağlayan kimi görsem sorarım kişisel algılama demişti. Babam demiştim ve susturmuştu. Klasik ergen kız babasıyla kavga edip ilgi çekmek için evden çıkan biri ne beklenirdi ki deyip ayağa kalkmıştı. Babam annemi aldatıyormuş ve bunu yıllardır yapıyormuş benimle aynı yaş bir kardeşim varmış demem onu durdurmuş ve bana bakmasını sağlamıştı. Özür dilerim diyerek yanıma çökmüş ve gel seni eve bırakayım demişti. Hiç sesimi çıkartmadan kalkmış ve yürümeye başlamıştım evin önüne geldikten sonra kollarımı omzuna atıp sarılmış ama hiç bir karşılık alamamıştım teşekkür ederek binaya girmiştim. Annem yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştı. Odama çıkıp yatağıma uzanmıştım.
Anında telefonuma gelen mesaj dikkatimi dağıtmış ve mesajı açmıştım. Babam yazısını görmem bile midemi bulandırmış ve mesaja uzun uzun bakmaya başlamıştım. Yarın benimle bu olanlar hakkında konuşmak ve kardeşimle tanıştırmak istediğini söyleyecek kadar yüzsüz biri olduğunu bu kadar süre nasıl fark edememişiz anlayamıyordum.

Hiç geçmeyen bir gecenin ardından yorgun argın bir şekilde Berk ile buluşmuş ve okula yürümüştük. Olanları bir kere de ona anlattığımda başta üzülüp sinirlenmiş ve ilerleyen dakikalarda duyduğu Miraç ismi ile yine çıldırma aşamasına gelmişti. Sınıfa girdiğimde Miraç oradaydı ve direk onun yanına gitmiştim. Dün gece yardımın için teşekkür ederim dediğimde bana inanılmaz bir soğukluk ile bakmış ve ne yardımı diye sormuştu. Dün beni sokakta buldun ve sakinleştirdin ya dedim saf bir şekilde. Karıştırıyor olabilirsin ben dün evdeydim deyip sınıfı terk etmesi beni aklımı karıştıran düşünceler ile baş başa bırakmıştı. Konuşmalarımızı duyan Berk sessizleşmiş ve bana bakmaya başlamıştı aklından geçen cümleleri okuyabiliyordum ve benimde aklımdan aynı cümleler geçiyordu. Korkuyordum kendimi kaybetmekten çok korkuyordum.
Bu kadar yalnızken kendimi de kaybedersem nasıl dayanırdım bu hayata?

Hislerin SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin