POV:Shinobu
Uzun süredir uyuyordum, uyandığımdaysa bedenimi saran kollarla karşılaştım. İyice ayıldığımda Tomioka-san'ın haorisi olduğunu fark etmiştim. Hızlıca yerimden kalkmaya çalıştım, ama o daha çok kıpırdanıyordu, her hareketimde daha çok kıpırdıyordu.
En sonunda kafası omzuma düştüğünde küçük bir acı hissetmiştim. Sadece birinin kafası omzuma düştü, ve acıtıyor muydu yani? Güçsüz bedenim yüzünden yine moralim bozulmuştu. Bacaklarımı birleştirip kollarımla sarıp kafamı ortaya gömdüm. Bir süre sonra omzumdaki ağırlık gitmişti, onun yerine omzumda bir el hissettim.
"Kocho... iyi misin?" Kafamı kaldırıp ona baktım, hislerini belli etmiyordu, sadece normal, ruhsuz bir şekilde bana bakıyordu. Ama yinede biraz olsun endişelendiğini hissedebiliyordum. Gülümsedim.
"İyiyim Tomioka-san, siz nasılsınız?"
"İyiyim... herneyse, hadi göreve gidelim." Kalkıp göreve doğru yol aldık. Görev yeri hakkında sadece çok uzak olduğunu ve soğuk olduğunu biliyordum. Her saatte hava dahada soğuyordu ve biz dahada üşüyorduk. Saatler sonunda varabilmiştik, ama gerçekten çok soğuktu, kar yağıyordu ve hava şiddetle esiyordu.
"Kocho, ilk önce ısınmak için bir yer bulalım, iblisi ısınınca ararız." Başımı sallayıp onu takip etmeye başladım. Küçük bir ev bulup orada kalmaya karar verdik. Şömine'yi yakıp başına geçmiştik, ikimizde çok üşümüştük. Küçük bir ses duymamla Tomioka-san'a baktım, hapşırmıştı, burnu ve yanakları kızarmıştı.
"Tomioka-san? İyi misiniz?"
"İyiyim... dinlenince geçer... muhtemelen." O umursamasada benim umurumdaydı, benim için değerli bir arkadaştı. Ona doğru yaklaşıp ateşine baktım, elimle dokunmamla geri çekildi, ama ateş'i vardı.
"Tomioka-san, ateşiniz var, lütfen Kelebek Konağına geri dönün."
"Bu görevi bitirelim dinlenirim..." Beni hiçbir şekilde dinlemiyordu, görevi bahane edip duruyordu, sadece görev... başka birşey söylemiyordu. İblis aramaya çıkmıştık, onun arkasından gelip sürekli Kelebek Konağına geri dönmesini istedim, ama yine 'görev bitsin giderim' diyordu.
"Tomioka-san lütfe-"
"Hayır Kocho... gitmeyeceğim."
"Ama Tomioka-san..." Kafasını çevirip yüzüme bir süre baktı, sonra geri önüne döndü. Cevap vermedi, sadece sessiz kaldı.
"Tomioka-san!!" Yine cevap vermemişti, onun için üzülürken o beni reddediyordu... Ona bakmadan aramaya devam ettim. Bir yerlerde iblis sezince hemen oraya doğru koştum, Tomioka-san arkadan bana seslenmişti.
"Kocho!! Buldun mu?"
"Sanırım buldum." İblis'i görmeye başlamıştım, katanamı çekip ona doğru sıçradım.
"Chou no Mai; Tawamure." İblis neye uğradığını şaşırmıştı. Ona doğru fırladım ve katanamla vücuduna kesikler atarak zehir enjekte ettim, iblis ölmüştü. Tomioka-san koşarak yaklaşmaya çalışıyordu, ama hastalık ve bu şiddetli esintide ayakta durmak bile çok zordu.
"Aferin, Kocho... sanırım burdaki işimizde bitti, son kez kontrol edip gideceğiz." Geri dönüp kasabaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu şiddetli esintide bile onun nefes alıp verişlerini duyabiliyordum.
Tüm kasabayı kontrol ettikten sonra geri dönmek için kaldığımız kulübeye gitmiştik. Şömine yakmak için olan kömürler çok yukardaydı.
"Tomioka-san!! Kömürleri almama yardım edebilir misiniz?" Bir süre ses duymayınca beni duymadığını düşündüm, biraz daha yüksek sesle bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtarır mısın? | GiyuuShino
FanfictionSadece... Sadece bana iyi davranılmasını istiyordum. Bunuda mı bana fazla gördüler? Tüm Hashiralar... hepsi sanki ben bir umursamaz, duygusuz ve güçsüz bir aptalmışım gibi davranıyorlar. Mitsuri-san sayesinde belki biraz Hashira olmakta istekliyim a...