9. BÖLÜM Bana En İyi Arkadaşını Söyle

12 0 0
                                    

Artık sınavlar yaklaşmaya başlıyordu. Not alıp vermeler, ezber yapmalar, anlaşılmayan konuları tekrar etmelerle geçen günler aynı zamanda çok hızlıydı. Göksu, İnci ve Sibel bazı günler birlikte çalışıyorlar, birisi konuyu anlamadığında diğeri mutlaka yardım ediyordu. Ne Göksu Sibel'e aşkını söylemişti ne de Sibel Göksu'ya. Ama ikisi de birbiriyle konuşmadan da bu konuda anlaşıyorlardı. İnci bir iki kere ısrar etmiş, yardımcı olmak istemişti ama Göksu öylesine çekiniyordu, yanlış bir şey yaparsa arkadaşlığında zarar görmesinden korkuyordu. "Hiç konuşmamaktansa böyle arkadaşça konuşmak daha iyi" diyordu Göksu.

-Saçma bence, belki o zaman daha iyi konuşacaksınız. Nereden biliyorsun?"

-Sen nereden biliyorsun?"

-Çünkü birbirinizi seviyorsunuz."

Sessizlik. Göksu düşünür ama karar veremezdi.

-O da belli değil. Beni hiç sevdiğini söylemedi ki!"

-Ama sende söylemedin."

Yine sessizlik. Göksu düşünür, düşündükçe İnci daha çok beklerdi.

-Ama ya söylediğimde 'ben artık seninle konuşmak istemiyorum' derse?"

-Ya Göksucuğum ne çok düşünüyorsun! İzin ver sana olan duygularını sorayım bir kere Sibel'e."

-Olmaz, o zaman da neden kendi gelmedi der sana."

-Der tabi. O zaman hadi sen sor."

-Olmaz. O zaman da niye sordun?" der.

-Of!" diye bağırarak önden giderdi İnci. Göksu ona yetişmeye çalışır, kendi düşüncelerini kabul ettirmek için sohbeti tekrar başa sarardı.

-Ama İnci, sen beni anlamıyorsun!"

-Sen de kızlardan hiç anlamıyorsun, diye sinirlenirdi İnci.

İnci, Göksu ne zaman Sibel'e birlikte ders çalışmayı çağırsa Sibel'in işi bile olsa hemen kabul ettiğini biliyor, hep Göksu'nun şakalarına güldüğünü görüyordu. Ama bunları Göksu'ya söylese bile Göksu bir türlü Sibel'e duygularına söylemekten emin olamıyordu.

Bir sabah her okul sabahı olduğu gibi İnci yine köşede Göksu'yu bekliyordu. Neredeyse zil çalacaktı ama Göksu gelmedi. Geç kaldığını düşünerek okula gitti İnci. Okuldadır, diye düşünerek her yere baktı ama yoktu. Önceden gelmeyeceğini söylerdi İnci'ye ya da telefon ederdi. Ama ilk defa gelmemezlik yapmıştı. O gün dersleri dinlerken çok zorlandı İnci. Aklı hep Göksu'da kaldı. Eve gider gitmez arayacaktı. Hatta habersiz bıraktığı için küsecekti bile. İnci uzun süredir Göksu'nun varlığına alıştığını fark etti. Hep yalnız olan ve bundan memnun olduğunu düşünen İnci aslında Göksu'nun arkadaşlığıyla bambaşka bir yönünü keşfetmişti. Göksu, İnci'ye arkadaşlığı öğretmişti. Onun hep başarılı olduğunu fark ediyordu şimdi. İnci'ye göre her zaman bir adım öndeydi. Tüm okulu aramasına rağmen İnci, Göksu'yu bulamadı. Gerçekten bu sefer kızmıştı. Göksu'yu bu sefer olgun davranışları da kurtaramayacaktı.

İnci biraz temiz hava almak ve Göksu'nun gelip gelmediğini kontrol etmek için bahçeye çıktı. Durduğu yerin uzağında bir kadın Bahar Öğretmen ile konuşuyordu. Biraz daha dikkatli bakınca o kadının Göksu'nun annesi olduğunu anladı. İnci, Göksu'nun annesiyle veli toplantısına geldiğinde tanışmıştı. Göksu da İnci'nin annesiyle tanışmıştı o gün. İnci annesini ilk defa arkadaşıyla tanıştıracağı için çok heyecanlanmıştı. Sonra İnci'nin annesi Göksu'nun annesiyle özel bir şeyler konuşmuşlardı. Uzaktan bakınca çok iyi anlaşmışa benziyorlardı. Göksu ne konuştuklarını merak etmiş iki de bir yanlarına giderek dinlemek istemiş ama İnci onu durdurmuştu.

-İki anne konuşurken yanına gidersen sana kızarlar, demişti İnci.

-Nereden biliyorsun?" diye sordu Göksu ona inanmayarak.

-Biliyorum çünkü yetişkinlerle daha çok vakit geçirdim. Yaşıtlarımla pek takılmam biliyorsun, dedi İnci gülerek.

-Evet, bak orada haklısın, dedi Göksu da.

Hemen gidip Göksu'yu sormak istedi. Onlara doğru birkaç adım attı. Ama İnci bir şeyi fark etti. Göksu'nun annesi ağlıyor muydu? Gözleri daha parlak, yanakları da ıslaktı. Bahar Öğretmen'e baktı bu sefer. O da çok üzgün gözüküyordu. Sonra sanki onun da mı yanakları ıslandı? Bahar Öğretmen, Göksu'nun annesine sarıldı. Sonra Göksu'nun annesi bahçe kapısından çıkarak gitti. Bahar Öğretmen ardından baktı sonra o da okula girdi. İnci hiçbir şey anlamamıştı. Zil çaldı ama o çok sonradan fark etti. Sınıfa girdiğinde Bahar Öğretmen sınıftaydı. Gözleri kıpkırmızıydı. İnci yerine geçti. Bahar Öğretmen'in her zamankinden daha ciddi ve üzgün duruşunu gören sınıf onu dinlemek için sustu. Bahar Öğretmen:

-Çocuklar az önce Göksu'nun annesi buradaydı, diyerek yutkundu. İnci hala ne söyleyeceğini tahmin edemiyordu. Aklına gelen tek şey Göksuların buradan taşınmalarıydı. Taşınırsa artık kiminle arkadaş olurdu?

-Göksu arkadaşınız dün eve gitmiş fakat kendini rahatsız hissetmiş. Şu anda uyuyor. Hastanede. Sanırım bir süre aramızda olamayacak. Onun için bol bol dua edin aramıza en kısa zamanda dönsün, dedi. Bahar Öğretmenin sesi sessiz gibi ama bir o kadar da acıydı. İlk defa bu kadar rahatsız oldu İnci. Hem öğretmeni neden bu kadar üzülüyordu ki? Göksu kaza geçirmemişti, buradan da taşınmayacaktı, sadece uyuyordu. Uyumak güzel bir şeydi. Demek Göksu bol bol rüya görecekti artık. Ama hastanede uyumak mı kötü bir şeydi acaba? Belki Göksu hastanede daha çok rahat ediyordu, olamaz mı? Hem birini uyandırmak için neden bekliyorlardı ki? Ben gidip 'Göksu' diye seslensem hemen uyanır. Yani o zaman uyanmazsa da Sibel'i çağırırım. Sibel'in sesini duyarsa kesin uyanır Göksu, diye düşündü İnci. Şimdilik uyu Göksu ama ben gelinceye kadar, dedi içinden. O gün okulda Göksu'suz geçen ilk gündü. Teneffüste Sibel İnci'yi, İnci Sibel'i aradı. İkisi bahçede karşılaşınca birbirlerinin endişeli yüzlerini gördüler. Sibel:

-Bir şey oldu. Olmuş?"

-Göksu'nun annesi geldi bugün. Göksu'nun uyuduğunu söyledi."

-Niye uyandırmamış?"

-Hastanede uyuyormuş."

-Peki ne zaman uyanacak?"

-Bilmem. Canı ne zaman isterse."

-Biliyor musun İnci, anneannem de hastanede böyle uyuyordu."

-Eee, sonra nasıl uyandı?"

-Bilmem annemler cennete gittiğini söyledi."

-Uyuyanlar kalkıp hareket edebiliyor mu?"

-O zaman uyurgezer olmuyorlar mı?"

-Ama senin anneannen gitmiş?"

-Doğru gittiğini söylediler."

-Bence Göksu gitmez Sibel."

-Neden?"

-Bilmiyor musun, Göksu çok üşengeçtir. Kalkıp bir yere gitmez o."

-Doğru söylüyorsun İnci, dedi Sibel biraz içi rahatlayarak.

Zil çalınca ikisi de sınıflara girdiler. 

Arkadaşımın RüyasıWhere stories live. Discover now