Şişme montumun fermuarını çekip botumu da giydikten sonra kapıyı arkamdan kapatıp çıktım. Baharın serin havası kendini kışın soğuğuna bırakıyor ve her gece daha da üşümeme sebep oluyordu. Okullar yaklaşık iki aydır başlamıştı ve son sınıf olduğumuz için bitmesine gün sayıyorduk. En azından ben sayıyordum. Çünkü bana bu son iki ayı zehir eden bir olaya bulaşmıştım.
Choi Yeonjun ile çıkmaya başlamıştım.
Yazın, okullar açılmadan birkaç hafta öncesinde görüşmeye başlamıştık ve gerçekten de ona büyük hayranlık duyduğumu fark etmiştim. Okulda herkesin bildiği bir isimdi ne de olsa. Babası okul müdürüydü ve arkadaş çevresi sayılamayacak kadar genişti. Uzun boyluydu ve yapılı bir vücuda sahipti. Siyah, dalgalı saçları ve pembe dolgun dudakları ile cinsiyet fark etmeksizin herkesi etkisi altına alabilecek güzellikteydi.
Bazen düşünüp duruyorum da neden benim gibi biriyle sevgili olmaya başladı ki? Çünkü onun aksine ben cılız, kısa ve sevimsiz bir surata sahiptim. Onun gibi geniş bir arkadaş çevrem yoktu. Hatta direkt arkadaş çevrem yoktu. Tek yakın arkadaşım Changbin'di. O da aynı sınıfta olduğumuz ve yan yana oturduğumuz içindi. Öbür türlü arkadaş edinmeyi asla beceremeyen bir tiptendim çünkü. İçine kapanık ve suskun. Öyle derslere kendimi verip inek gibi takılanlar gibi de değildim oysa ki. Sadece bir halta yaramayan beceriksiz herifin tekiydim anlaşılan.
Yeonjun'la da bir kafede tanıştık resmi olarak. Fakat o müşteriydi ben de çalışan.
Birkaç kez çalıştığım kafeye gidip geldi ve benimle sohbet etmeye başladı. Aynı okulda olduğumuzu öğrenince de daha da yakınlaştık ve birkaç hafta sonra çıkmaya başladık.Yazın okullar kapanır kapanmaz bir kafede garson olarak işe başlamıştım. Çünkü bir an önce ailemden kurtulup kendi evime çıkmak zorundaydım. Her gece kavgalarından ve ev içi o nefret dolu huzursuz ortamdan bıkmıştım. Sınavı bahane ederek ailemi bir şekilde ikna edip kendime bir ev tuttum. Ve kirasını ödemek için çalışmaya başladım. Onlardan bir kuruş bile istemedim. Onlara ihtiyacım yoktu. Bana sevgi veremeyen bir aile para mı verecekti?
Durmadan o boğucu sıcak altında deniz kenarında bulunan işlek bir kafede çalıştım. Bilerek öyle bir yer seçtim çünkü maaşı en yüksek olanlardan biriydi. Yoruluyordum ama para da biriktiriyordum. Orada karşılaşıp kaynaştığım iş arkadaşlarına da durumumu anlatıp bana yardımcı olmalarını sağlamıştım. Amacım kesinlikle onlardan para dilenmek ya da kendimi acındırmak değildi, böyle şeylerden de nefret ederdim zaten. Fakat bir gece iş çıkışı sahilde içmeye gittiklerinde büyük bir ısrarla beni de yanlarına almayı başarmışlardı. O gece onlara hayat hikayemden az biraz bahsetmiştim işte. Onlar da bana yardım edebileceklerini söyleyip bir miktar nakit göndermişlerdi. Çok iyi insanlardı aslında fakat işten ayrılıp okula tekrardan başlayınca görüşemez olduk. Zamanla da birbirimizi unuttuk sanırım. Olur da üniversite kazanamazsam, ki büyük ihtimalle bu çalışmayla kazanamayacağım, tekrardan o kafeye gidip onlarla çalışmaktan zevk alırdım.
Evime gelecek olursak; büyük sayılmazdı yine de tek kişi için yeter de artardı. Sevmediğim tek kısım zemin katta olmasıydı. Pencerede demir korkuluk yoktu ve bu olur da bir hırsızın girme ihtimaline karşı büyük bir risk oluşturuyordu. Neyse ki güvenilir bir mahallede oturuyordum. Yine de insan endişeleniyor ister istemez işte.
Ağzımdan çıkan buharları izleyip ellerim montumun cebimde, omzumu yukarı kaldırıp atkımla birlikte boynuma gelen soğuk havayı kesmeye çalışıyordum. Etrafa bakındım lakin Changbin'i göremedim. Her zamanki gibi o ve tutamadığı sözleri... Yaklaşık beş dakika geçtikten sonra vücudum soğuktan titriyorken uzaktan gelen motorun ışığı gözlerimin kamaşmasına neden olmuştu. Gelen şükürler olsun ki Changbin'di. Motoru benim önüme geçip durdurdu ve ayaklarını yere koydu. Kaskını kafasından çıkardı.
"Çok beklettim mi?"
"Yok canım hatta bu soğukta bu kadar bekleyeceğimi bilsem sabahtan çıkardım öyle beklerdim." derin bir iç çekti ve özür diledi. Ben de ona karşılık göz devirdim ve arkasına bindim. Bana uzattığı kaskı elime alıp kafamda berem olmasına rağmen çıkarmadan kafama geçirdim. Bu soğukta hiçbir şeyden ödün veremezdim çünkü hastalanmaya niyetli değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemy's friend | hyunlix
FanfictieVe ben, Hwang Hyunjin'in elleri arasında ilk defa o gün öldüm. Lakin biliyordum ki; bu son seferim olmayacaktı. hwang hyunjin × lee felix