12. Bölüm -Yeni Dünyalara Açılan Kapılar-

2.4K 407 83
                                    

Masadaki sessizlik bir an düşündüklerim yerine tuhaf bir şey söylediğimi sanmama neden oldu. Herkes bana bakıyordu ve insanların bana dikkat etmesinden hoşlanmamıştım.

Uzay masanın üzerine doğru eğilerek bana baktı. Gözleriyle beni ölçüyordu. Tanımadığı birine bu kadar önemli bir görevi verip vermemek konusunda kazarsız görünüyordu. Ona hak verebiliyordum. Ne de olsa daha önce böyle bir iş yapmamıştım ama o bana baktıkça içimdeki her zaman kötü tarafı düşünen ses üstün gelmek üzereydi.

Aren oturduğu yerde daha dik durdu. "Bence de Leyla yapabilir," dedi bana bakarken güven verircesine gülümsüyordu. Birinin yanınızda olması ve yapacaklarınıza güvenmesi sizin daha cesaretli olmanızı sağlıyordu.

"Daha önce böyle bir şey yaptın mı?"

Sorusuyla kendimi birden beş altı yıl sonra bir iş görüşmesinde gibi hissettim. On yedi yaşındaydım acaba bu işi profesyonel olarak yapmamı mı bekliyordu?

"Hayır," dedim dürüstçe. "Ama video çekmeyi severim. Düzenlemesinden de anlarım. Paylaşma konusunda da kısa bir araştırma yaptıktan sonra sorunu çözebileceğimi düşünüyorum." İnsanlar içinde yaptığım en uzun konuşma bu olabilirdi. Verecekleri göreve göre olmasam da yaptığım konuşmayı başarı sayıyordum.

Uzay bir an düşündü. Ardından başka şansı yokmuş gibi bakışlarını önüne çevirdi. "O zaman bir deneyelim. Neler yapacağını görmüş oluruz,"

Yankı masanın üzerinden elini uzattığında beşlik çakmak için düşünmeden elimi uzattım. Çıkan ses masadakilerin gülmesine neden oldu. Bende onlarla beraber gülerken Aren'in sıcak bakışlarla beni izlediğini fark ettim. Yanaklarım anında kızardı. İnsanların içinde bana öyle bakması utanmama neden oluyordu.

Meyve dilimlerinden birini almak için kolunu uzattığında ceketi sıyrıldı ve söküğü gördüm. Daha önce kıyafetlerine dikkat etmemiştim. Ceketine dikkatli baktığımda birkaç yerde daha sökük olduğunu gördüm. Bu görüntü boğazımda kocaman bir yumru oluşmasına neden oldu. Yaşlar gözlerime hücum ederken kendimi toparlamaya çalıştım. Birine söylesem sadece bir sökük için fazla tepki verdiğimi söylerdi ama o sökükte öyle büyük bir hüzün vardı ki kendime zor hakim oluyordum.

Yemekten sonra masadan hep birlikte kalktık. Değişik bir arkadaş grubu olmuştuk sanırım. Birbirimize arkadaş diyebilir miydik? Deniz Ekin ve ben diğer tarafa giderken onlarda kendi okullarına giden merdivenlere ilerliyordu. Aren dönüp geri geri yürümeye başladığında bakışları beni buldu. İki parmağını alnına götürüp salladığında gülümsedim. Gülmem onun yüzündeki gülümsemenin daha da genişlemesine neden oldu ama tam o sırada Yankı omzundan tutarak onu aralarına çekti. Bana bakıp göz kırptıktan sonra hızla ayrıldılar.

"Değişik arkadaşların var," dedi yanımda olduğunu unuttuğum Deniz Ekin. Onun gittiğini sanmıştım oysa. Yürümek için beni bekliyordu. Derin bir iç çekip yürümeye başladım.

"Arkadaş olduğumuzdan emin değilim ama değişik oldukları kesin."

Deniz Ekin söylediğim karşısında kaşlarını çattı. "Bana arkadaşmışsınız gibi geldi." Dedi ve tam olarak anlamadığım bir şeyler daha söyledi ama cümlesinin sonunu kaçırdığım için ona ne dediğini sormak istemedim. Onu dinlemediğimi anlamasını istemiyordum. İnsanların düşüncelerini bu kadar umursamamalıydım ama engel olamıyordum. Sınıfların olduğu koridora kadar beraber yürüdükten sonra bana veda etmeden kendi sınıfına gitti. Arkasından bakarken somurtmadan edemedim. Onun kesinlikle benimle diğerlerini uzaklaştırmak için zaman geçirdiğine emin olmuştum.

Öğleden sonraki dersler oldukça zor geçti. Zor geçmesinin sebebi ders konularının ağır oluşundan kaynaklı değildi, geçim dertleri nedeniyle huysuzlaşan öğretmenlerimizde değildi. Sebebi sınıftaki kızların arasındaki hızla yükselen popülerliğimdi. 

Sıradan Bir Kızın Olağanüstü HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin