Uyandığımda başka bir odadaydım ve burada tek taraflı bir ayna vardı elerimi gercekten mi anlamında kaldırdım ve iki elimi birleştirdim. Bu sırada düşüncelerine de baktım -ne yapyor bu şimdi- yavaşça sırıtıp aynaya yaklaştım ve fısıldadım ''görürsün'' diyip ışınladım
********************************************
Bu olay üzerinden iki gün geçmişti, Evimin yakınlarında bir yere ışınlanıp o günden bu yana odamdan çıkmamıştım. Anneme de bu olaydan söz etmemiştim
Ben kendi düşüncelerimin arasında boğulup giderken annemin sesi ile ilkirdim
''Veronika, kahvaltı hazır tatlım'' Kahvaltı etmeyi sevmezdim herkes keyifle yerken bende sadece midemi bulandırıyordu, ağzımda garip ve iğrenç bir tat bırakıyordu. Ama annemi kıramazdım.
Bezgin bir şekilde mutfağa ilerledim ve sofraya oturdum. biz kahvaltı ederken kapı caldı, annem kapıyı açmaya giderken konuşmalarını dinledim '' Ohh, hoş geldiniz Andre'' dedi annem karşısındaki ise ''Efendim, aradığımız kızı elimizden kaçırdık'' Annem bu lafa gülerek karşılık verdi ve ''İçeri gelin Andre'' dedikten sonra gördüğüm sahne karşısında donup kaldım beni kaçıranlar şimdi karşımda bana bakıyorlardı onlar da benim kadar şaşkındınlardı
yavaşça ayağa kalkıp arkamdaki tezgahtan bir bucak aldım ve konuştum ''Anne uzak dur onlardan'' Annem bu lafım karşısında bir kahka savurdu ve beni cevapsız bırakarak karşımdaki cocuklara döndü ''Otursanıza ayakta kaldınız'' fakat çoçuklar oturmak yerine bana şaşkın bir şekilde bakmakla yetindiler. En önde mavi gözlü ve siyah saçlı uzun bir oğlan vardı.Üzerinde beyaz bir dar bir gömlek ve kumaş bir pantolon vardı.pantolonunu tutan deri kemer resmen ben markayım diye bağrıyordu . Doğruyu söylemek gerekirse taş gibiydi, ama bu onların beni kaçırmış olduğu gerçeğini de değiştirmezdi! Yanında ise sarı saçları ve su yeşili gözlerine ev sahipliği yapan beyaz teni ve kısa pembe çiçekli ile dokunsam kırılacak gibiydi. Hemen yanında ise benim gibi siyah ama kısa, ona yakışan dalgalı sacları vardı. Saçlarının bir yanı öbür tarafına nazaran daha kısa kesilmişti, kısa olan tarafını kulakının arkasını iliştirmişti.Üzerindeki bol siyah gömleğinin ilk iki düğmesini açmış ve gömleğin kalanını da siyah ve dar kotununiçine sokmuştu belinde ise ince siyah bir kemer vardı. Bu ona asi bir taraf katıyoru, esmer tenine iri kahverengi gözleri ve yüzüyle orantılı dudakları geliyordu, Sarışın kızın aksine asil ve cesur gözüküyordu. Onun yanında ise kumral saçları yüzüne düşen ve ela gözleriyle beni izleyen bir oğlan daha beyaz bol bir t-shirt ve altında ise siyah bir eşorfman vardı, rahat takılmayı sevdiği çok belliydi. en arakada ise çekingen görünen turuncu kıvırcık saçları ve yeşil gözleriyle beni izleyen bir oğlan çocuğu vardı
annem ''gözlerinizle birbirinizi yemeniz bitiyse oturun konuşmamız gereken şeyler var gençler'' dedi ve bir kahka daha attı
Allah aşkına! bu kadın ne deiye devamlı gülüyor, sinirlerim bozuldu!
Annemin lafı üzerine hepimiz salona doğru ilerledik ve koltuklara yerleştik. Annem de karşımızdaki koltuğa oturup boğazını temizledi bu onun 'şimdi konuşacağım' hareketiydi ''Tamam ilk olarak tanışın ki daha kolay ilerleyelim diyip eliyle bizi gösterdi. Herkes bir yanındakine ilk hangimiz başlayacak diye bakarken ortamda derin bir sesizlik oldu.siyah saçlı çocuk kimsenin konuşmayacağını anlamış olacak ki konuşmaya başladı ''Ben Andre, 23 yaşındayım süper gücüm telekinezi; aklınıza gelebilecek her şeyi kaldırabilir indirebilir, bukebilir veya kırabilirim.''
Offf çok yakışıklı, bi dakika süper güç mü dedi o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN LANETİ
FantasyKaranlıkta dikiliyor, genç kadını izliyordu Delici bakışları ile onu hapsetiyordu adeta.Kadının özel olduğunu biliyordu, bunun bilinçindeydi. Ama bir medyum olduğunu bilmiyordu, ya da kadın kendini medyum olarak biliyordu