İyi okumalar!
***
Giden kızın ardından sütlaç kaselerini dolaba bırakmış ve geri hole dönmüştüm. Duştan çıktıktan sonra Barın'ın bana kızmaması adına ayaklarıma terlik geçirirken dün akşam dağınık bir şekilde bıraktığım eşyalarımı kaldırdığını görmüştüm.
Tam olarak ne zaman uyandığını bilmesem de evi toparlamış, market alıverişi yapmış, mutfakta duran poşetlerden anlamıştım, ve yemek yapmıştı. Bunlar beni şaşırtmazken çantamdan telefonumu aldım. Ablamın ne yaptığıma dair attığı mesajı ve sonrasında cevap alamayınca imâ barındıran mesajlarını görmezden gelerek müzik uygulamasına girdim ve en son kaldığım şarkıyı devam ettirdim. Bir taraftan da yüzümü yıkayıp kendime çeki düzen vermek adına banyoya yürüyordum.
Chase Atlantic'in Church şarkısı kulaklarıma ulaştığında banyonun kapısından içeriye girdim. Çamaşır makinasının çalıştığını fark edince sabahtan beri yaptığı şeylere yeni bir şey daha eklenmişti. Barın'ın evindeki düzene önem verdiğini söylemiş miydim?
Aynadan göz göze geldiğim aksimle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Kayan tipim, kapıya böyle çıktığım için utanmamı sağlarken bir tarafım da seviniyordu. Eğer kızın Barın'a karşı bir beklentisi varsa da şu saatten sonra olmazdı çünkü şişmiş ve morarmış dudaklarımla boynumdaki morluklar ve ısırık izleri adeta sevişmeden çıktığımı bağırıyordu.
Gözlerim Barın'ın bana bıraktığı izlerde bir süre daha oyalandı. Cildimin morarması beni sinirlendirmek yerine gülümsetirken mutlu hissediyordum.
Derin bir nedes alıp daha fazla oyalanmadan Barın'ın bir tarafını bana ayırdığı dolaptan diş fırçamı aldım. Onun diş macununu alıp azıcık sıktıktan sonra dişlerimi güzelce fırçalamaya başlamıştım. Ağzımı ve fırçayı temizledikten sonra yüz temizleme jelimi aldım. Islattığım yüzümü masaj yaparak köpürtürken bir taraftan da şarkının ritmiyle sallanıyordum.
Yüzümü duruladım ve kağıt havluyla kuruladım. Dibinde çok azıcık kalmış nemlendiriciyi yüzüme yedirdikten sonra telefonumu da alarak mutfağa geçmiştim.
Poşetteki sebzeleri ve diğer dolaba konacak şeyleri güzelce yerine yerleştirdikten sonra aldığı atıştırmalıkları, abur-cubur çekmecesine koydum. Kullandığı bez poşetleri de katlayarak bir çekmeceye koyduğumda Barın'ın kokusu burnuma gelmişti. Ona dönmeme fırsat vermeden kollarını belime sarıp beni iyice kendine çektiğinde şakağıma bir öpücük bıraktı.
"Gelen kimmiş?" diye sorduğunda kolları biraz gevşemişti. Kollarının arasında ona dönüp yüzünü görebilmek adına kafamı geri attım. Elleri belimde sahiplenici bir tutuş benimserken ilgiyle yüzüme bakıyordu.
Memnuniyetsiz bir tavırla, "Geçen gün kafeteryada yanında gördüğüm kız." dedim. Biraz duraksadıktan sonra da, "Sütlaç getirmiş." diye de ekledim.
Barın'ın kaşları şaşkınlıkla havalanırken, "Kız yaşıyor mu?" diye sordu. Kaşlarımı çatıp, gözlerimi kısarak baktım ona. Ben yanında o kadar sinir krizi geçririken ağzını açıpta, "öyle bir şey yok." dememişti. Şimdi de gelmiş dalga geçiyordu.
"Seni döverim." dedim hırsla. Dudaklarına gıcık edici bir gülüş yerleştiğinde imâyla kaşlarını kaldırmıştı. "Niye?"
"Ne demek niye?" diye sordum kollarında kurtulmaya çalışırken. İzin vermeyip daha da sıkı tuttuğunda boşa uğraşmaktan vazgeçip kısık gözlerile ona bakmaya devam ettim. Sakinlikle "Kim o kız?" diye sorduğumda gözlerinden eğlence pırıltıları geçtiğine yemin edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just friend | texting ✓
Nouvelles[kısa hikaye] Barın'ın da ağzından bir inleme duyduğumda, "Söylesene, Meva." demişti. Kalçamı sıkıp beni, altımda sertleşmiş olan uzvuna bastırırken, "Hangi arkadaş birbirinden bu kadar etkilenir?" [cinsellik ve argo bulunur] •başlama tarihi: 170423...