SNOWFLAKE-
Arkamdan bakan Luke'u umursamadan yoluma devam ettim. Bana bir cevap vermek zorundaydı. Her şeye cevap verebiliyordu. Buna da vermek zorundaydı.
Tek başına oturduğu masaya doğru ilerlerken ayağımın ağrısını unutmaya çalışıyordum fakat bu o kadar da kolay değildi.
Tam karşısında dikildim ve hiç beklemeden konuşmaya başladım.
''Bana bir cevap vermek zorundasın Hood.''
Başını kaldırıp bana en karanlık bakışlarından birini attı.
''Hiç bir şey yapmak zorunda değilim.''
Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Tam konuşmak üzereyken Michael'in sesini duydum.
''Hey Calum! Sanırım buraya gelmen gerekiyor.''
Ve bana hiçbir şey söylemeden gitti.
''Sana söylemiştim.''
Luke'a ters bir bakış atıp Elliot'un yanına gittim. Her zamanki gibi Maria ve Rose ile birlikte oturuyordu.
''Elliot?''
Başını kaldırıp bana baktı ve 'suçsuzum' der gibi ellerini havaya kaldırdı.
''Tatlım?''
''Buraya gel.''
Beklemeden yanıma geldi. Maria ve Rose'un duyamayacağı bir yere geldiğimizde konuşmaya başladım.
''Git Ashton ile konuş. Calum'un derdinin ne olduğunu öğren.''
''Pekala,öncelikle;tamam. Ama niye bunu sen yapmıyorsun?''
''Son olaylardan sonra Ashton ile yüzyüze gelmeyi pek istemiyorum.''
''Ama-''
''Yapacak mısın? Yapmayacak mısın?''
''Pekala,pekala. Konuşurum.''
Derin bir nefes alıp hala benimle konuşmak için peşimde dolanan Luke'a döndüm.
"Ne istiyorsun Sarışın?"
"Hangi anlamda sorduğuna göre değişir."
"Defol Luke."
Sınıfıma doğru ilerlerken hala peşimdeydi.
"Sadece diyorum ki,bence Calum'u çok fazla sıkmamalısın."
Aniden yerimde durdum ve ona döndüm.
"Ne diyorsun sen?"
"Diyorum ki-"
"Hayır. Bunu sen söylemedin değil mi Luke? Bana bak. Bana bak Luke!"
Kaçırdığı gözlerini bana çevirmesi için çenesi tutup kendime döndürdüm ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya devam ettim.
"Calum benim için her şey demek. Ona ne olduğunu bilmek hakkım. O bana haksızlık yapıyor. Beni düşünmüyor."
Elimi öptü ve tutup aşağıya indirdi.
"İnan bana tatlım,Calum her şeyi senin için yaptı ve yapmaya devam edecek."
