-GİRİŞ-

28 15 26
                                    

Bu hikayenin gerçek kurum veya kişilerle alakası yoktur. Ve her ayrıntısı kurgudan ibarettir.

Başlangıç tarihi: 21.05.2023


***

Hızlı adımlarla ilerlerken ayakkabılarının topuklarından çıkan tok sesler koridoru inletiyordu.

Birkaç sabırsız adımdan sonra nihayet alana girebilmişti. Yüksek şarkı sesleri, kendini kaybedercesine dans eden insanlar, ve içki içen insanlar. Hepsinde kısa bir göz gezdirdikten sonra keskin gözleri bir kartalı andırırcasına avını aradı. Fazla uzun sürmeden avını gözleriyle yakaladığında dudakları yukarıya kıvrıldı. Yavaş adımlarıyla ona doğru ilerlerken yüzündeki sırıtış her adımında daha da siliniyordu. Bardağını kafasına diken adamın yanına yaklaştı. Yanındaki sandalyeyi çekti, ve oturdu. Sağ elini çenesinin altına koydu, ve onu yakından izlemeye başladı. Adam kafasını bardağından kaldırdığında genç kadına ters bir bakış atıp, tekrar önüne döndü. Kadın dakikalarca onu izlemeye devam etti.

Ta ki, adamın canına tak edene kadar. Sinirli bir şekilde elindeki bardağı masaya sertçe vurarak koydu adam. Çatılan kaşları alnının ortasını kırıştırmış, ona ürkütücü bir hava katmıştı.

"Ne var?" diye tersleyerek sordu onu dakikalarca izleyen kadına.

Kadın sadece bir saniyeliğine gülümseyip eski haline döndü.

"Beni unuttun mu?" diye sordu sevecen sesiyle. Adam ters bakışlarını birkaç saniyeliğine onun üzerinde gezdirdi. Gözlerini tekrar gözlerine dikince umursamaz sesiyle konuştu. "Seninle ne zaman tanıştık ki unutayım?" Bu kadını gerçekten de ilk defa görmüştü.

Kadının yüzü asıldı. "Hayır, daha önce seninle tanışmıştık," dedi kadın çok da takmadan. Adamın kaşları daha da çatıldı. Sarhoş zihniyle hatırlamaya çalıştı.

"Ben, Ceylin. Hatırladın mı?" Adam kafasını iki yana salladı. "Hayır. Eğer önemli biri olsaydın hatırlardım. Demek ki pek de önemsediğim birisi değilmişsin."

Kadın derin bir soluk çekti. Elini tekrar çenesinin altına yerleştirirken baş parmağıyla yavaşça yüzük parmağının üzerindeki büyük yüzüğün gizli kapağını araladı. İçindeki toz başparmağına temas edince kadın gülümsedi. "Fazla kırıcısın, Gökay Erez." Adam onu aşağılar şekilde süzdü ve gözlerini devirip önüne döndü. Sağ taraftan gelen, ince bir kadın sesiyle ikisinin bakışları da o tarafa döndü. "Gökay!" Kısa boylu, sarışın, güzel bir kadındı, Gökay Erez'in karısı Armin Erez.

Gökay, Armin'i görür görmez yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Hemen yerinden kalkıp hızlı adımlarla karısının yanına gitti ve sarıldı.

İşte fırsat bu fırsat, diye içinden geçirerek yüzüğündeki gizli bölmenin içinde bulunan tozu Gökay'ın bardağına boşalttı genç kadın. Serçe parmağını bardağa sokup içki dolu bardağa döktüğü tozu karıştırdı. Gökay ve Armin'e son bir bakış atıp önüne döndü.

Gökay ve Armin 3 senedir evlilerdi. Fazla yakışıyorlardı, ve en iyisi de birbirlerine karşı fazla anlayışlıydılar. 1 yaşında bir kızları vardı. Çiçek Erez. Çiçek çok şanslıydı. Aynı annesininki gibi sarı saçları, babasınınki gibi koyu kahve gözleri, bembeyaz teni ve güzel yüzüyle mükemmel bir bebekti.

Genç kadın onların konuşmasına kulak verdi. 

"Çiçek'i kızlara vermiştim. İki dakika bekle alıp geliyorum, hayatım." dedi hoş sesiyle Armin.

VEDA İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin