uyandığımda sarılarak uyuduğum hyunjini gördüm.
onu uyandırmadan yataktan kalkıp lavaboya gittim elimi yüzümü yıkayıp sessizce aşağı indim.
mutfağa gittiğimde tezgahın üzerinde duran kahvaltılıkları alıp masanın üzerine yerleştirdim.
tavayı çıkartıp pankek yapmaya başladım bir anda belimde hissetiğim kollarla irkildim.
kafamı çevirip baktığımda hyunjin'in yüzüyle karşılaştım.
"benim bebeğim ne yapıyor"
"şey kahvaltı için pankek hazırlıyordum"
"keşke beni uyandırsaydın yardım ederdim"
"fazla yapılacak bir şey yoktu o yüzden uyandırmak istemedim"
"peki"
"çilek.. varmı"
"dolapta olmalıydı dur bakayım"
hyunjin kollarını belimden çekip dolaba yönelip dolaptan çilek getirdi verdiği çikkeleri keserken bir anda elimi kestim.
"ayşşşş elim"
"ne oldu!"
"bir şey yok elimi kestim"
"nasıp bir şey yok felix çok kanıyor, bekle geliyorum"
hyunjin mutfaktan çıkıp elinde ilk yardım çantası ile geri geldi.
"gel otur"
"ya çok bir şey yok abartıyorsun"
hyunjin durup kafasını kaldırıp bana sert bakışlarını gönderdi.
elime yarabandınıda yapıştırdıktan sonra her şeyi toplayıp geri götürdü bende yarık bıraktığım işime geri döndüm derken hyunjin araya girdi.
"hey hey ne yapıyorsun sen"
"çilekleri doğruyorum"
"Felix sen iyimisin daha biraz önce elini kestin çekil ben yaparım"
herşeyi beraber halletikten sonra masaya oturup kahvaltı etmeye başladık.
"bugün bir şey yapalım mı"
"ne gibi"
"bilemem lunaparka falan gitmek istersin diye düşündüm gidelim mi"
"olur hemde harika olur"
"tamam git üstünü değiştir ben salonda bekliyorum"
kafamla onaylayıp hemen odaya çıktım dolabın karşısına geçip ne giyecegimi düşündüm.
üzerime beyaz bir gömlek bir buluz giydim altımada siyah bir pantolon çekip aşağı hyunjin'in yanına indim.
arabaya binip gudeceğimiz yere varmayı bekledim.
"hiç lunaparka gittin mi"
"çok küçük iken annem götürmüştü daha da hiç gitmedim"
"hmm"
"niye sordun"
"hiç öylesine"
sadece kafamı salladım ve camdan dışarıyı izlemeye devam ettim bir süre sonra araba durmuştu.
hyunjin ilk kendisi inip sonra beni indirdi.
"evet ilk neye binmek istersin"
kısaca etrafa bakıp tekrar hyunjine döndündüm.
"çarpışan arabalar"
"tamam hadi gel"
hyunjin ve beni elimden tutup yanında yürüyüyordu, çarpışan arabaların yanına gidip bir çalışana jetonu verip arabalara bindik.
hyunjin ile birlikte çarpışan arabalardan çıkıp etrafa baktım.
"hyunjin rollar coastera binelim mi"
"olmaz"
"ama neden"
"tehlikeli"
"hadi ama"
"Felix olmaz dedim"
"korkuyor musun yoksa sen"
"hayır tabiki"
"e o zaman"
"off tamam gel"
önden koşuşturarak hız treninin yanına gittim arkamdan da hyunjin geliyordu.
yerlerimeze yerleşip aletin çalışmasını bekledik.
"Felix sıkı tutun"
"tamam"
"bak düşersin bunlar açılır mı acaba"
"açılmaz"
"sıkı tut şunları alttan kayar düşersin zaten minnacık bir şeysin"
hyunjine dönüp ona boş bakışlar attım ve önüme döndüm
~26~
arkadaşlar kusuruma bakmayın sınavlarım olduğu için bölüm atamadım bir süre hepinizden özür dilerim.
umarım beğenirsiniz aşkolarım 💓💓💓💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA/HYUNLİX
Fanfictionen güçlü mafya olan hyunjin felix'in babasıyla bir anlaşma yapıp para karşılığında oğlunu mafyaya satmasıyla başladı herşey. -TAMAMLANDI- ilk yazışım ona göre okuyun ve biraz saçma