0

366 41 10
                                    

"onu şaşırtan şey, ölüme yaklaştıkça ölümün dehşetini, onun nihailiğini hissetmesiydi. yapamadığı o kadar çok şey vardı ki... asla yapmaması gereken daha çok şey vardı."

min jin lee-pachinko

Şimdi size hem çok tanıdık hem de pek tanıdık olmayan bir hikaye anlatacağım.

Hepiniz öldükten sonra bir romanın içinde kötü kadın olarak reenkarne olan bir kadının hayatını anlatan tarihi romantizm kurgularını eminim okumuşsunuzdur. Hatta belki de benim gibi hepsini silip süpürmüşsünüzdür. Üstüne umarım ben de bir romanda reenkarne olur ve yakışıklı bir dükle mutlu mesut yaşarım diye hayal de kurmuşsunuzdur. Bilirsiniz reenkarne olmanın ilk kuralı rolünüz yan rol ya da 10 saniye görünen bir figüran olsanız dahi artık başrol olmaktır. Evet reenkarne olduysanız tebrikler artık başrol sizsiniz.

Sorun şu ki benim hiç böyle bir hayalim olmadı. Daha doğrusu gerçekler hayal kurmamı bile engelleyecek kadar acıydı.

5 yaşında annemi, 11 yaşında ise babamı kaybettim. Babamın sırf benle ilgilensin diye evlendiği kadın benden kelimenin tam anlamıyla nefret ediyordu. Babacığım kızının anne eksikliği çekmesini istemedin ama bir zorbanın elinde büyümektense annesiz kalmayı tercih ederdim.

Babam anneme aşıktı ve yeni evliliğini benim yüzümden yaptığı için üvey annemin suratına bile bakmadı. Üvey annem babam tarafından görmezden gelindikçe benden daha çok nefret etti. İstismar her geçen gün artıyordu. Beni kendi çapında seven babam şirketten çıkmadığı için evde maruz kaldığım istismardan haberi yoktu.

Gerçi benim de çocuk aklımla birçok şeyden haberim yoktu. Babamın kalp krizi sonucu öldüğüne inanacak kadar saftım mesela çünkü daha 11 yaşındaydım. O aklımla cadoloz üvey annemin sevgilisi ile plan kurup babamı öldüreceklerini ve şirketin üstüne konacaklarını elbette düşünmemiştim.

Babam ölünce üvey annem beni kapının dışına koydu. Bu mecazi bir söylem değil gerçekten beni ensemden tutup küçük bir valizle kapının önüne koydu ve defolup gitmemi söyledi. Tanrım 11 yaşındaki bir kızın tek başına nereye gitmesini bekliyorsun? Gidebileceğim tek yer ara sokaklardaki kötü adamların evleri olabilirdi. Oldu da zaten, elimde valizle ağlayarak bilmediğim sokaklardan geçerken bir gangster çetesinin barınağında buldum kendimi.

Valizim ve üstümdeki kıyafetler HEY BEN ZENGİNİM! GÖRÜYOR MUSUNUZ ZENGİN BİR AİLENİN ÇOCUĞUYUM! diye bağırdığı için bir çete tarafından kaçırıldım. Beyler bu yanlış bir hamle çünkü biricik babam öldü ve üvey annem benden nefret ediyor yani beş para etmem...

 Aranan üvey annem öldürseniz benim için çok daha iyi olur dediği için beni kaçıran adamlarla 1 dakika bakıştığımız o anı asla unutmayacağım. Üvey annemin ciddi olup olmadığını anlamak için defalarca tekrar etmelerine karşılık aldıkları cevap suratlarına kapanan bir telefon olduğu için nihayet terk edildiğimi anlamış olmalılar ki tekrar aramaktan vazgeçtiler.

Size demiştim para etmem. Yani şimdi beni öldürecek misiniz? Elbette size bunları anlatabilmemden ölmediğimi anlamışsınızdır. Çetenin liderinin mommy issues sıkıntısı olsa gerek önümde gözyaşları içinde diz çöktü ve benim kızım olmak ister misin? dedi.

Hey bana bakın küçücük bir kız olarak bu koca adamı diz çöktürüp ağlattım!! O zamanki aklımla gerizekalı bir velet olduğum için heyecanla bu teklifi kabul ettim. Gerçi düşündüm de kabul etmeseydim beni zaten öldürürlerdi, her şekilde kabul etmem iyi bir seçenekti.

Gangster çetesinin havalı ve mutlu kızı olacağımı mı sandınız? Hayır, o piç beni bir silah olarak yetiştirdi. Saatlerce dövüş sanatı, silahlar ve bombalar üzerinde çalışıyordum. Pekala her şeyi anladım ama bana neden uçak kullanmayı öğrettiniz, bir uçak şirketine pilot olarak sızıp uçak mı kaçıracaktım buna gerçekten gerek var mıydı??

belleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin