3

269 41 1
                                    

"acılarımızın en korkuncu geleceğimizin belirsizliğidir"

marquis de sade-erdemle kırbaçlanan kadın

"Neler olduğunu anlatmayı düşünmüyor musunuz leydim?"

Son adamı da sandalyeye oturttuktan sonra alnımdaki teri sildim ve Adrian'a döndüm. Ağzının şaşkınlıktan açılmasını engellemek için verdiği çaba cidden takdire değerdi. Bir cinayet soruşturması sırasında tüm adamları 8 yaşındaki bir kız tarafından bayıltılmış ardından yine benim tarafımdan sanki yerdeki paspaslarmış gibi kaldırılıp sandalyelere oturtulmuşlardı. Eh, manam ile kas gücümü arttırıyordum ama daha küçük olduğum için elbette benim gibi dahi bir büyücü için bile zor bir şeydi.

"Ben adamların uyandığında şüphelenmesin diye ortamı en iyi şekilde hazırlarken yerinden kalkmayıp izlemen ne kadar centilmence bir hareket acaba? Senin centilmen olduğunu söyleyen leydiler yakışıklılığından dolayı böyle bir iddia ortaya atmış olmalı."

Adrian kederli bir şekilde iç çekti ve arkasına yaslandı.

"En son bir büyücüye 12 sene önce denk gelmiştim ve ölmek üzere olan bir ihtiyardı. Bu kadar küçük bir büyücüye ilk defa denk gelmenin şaşkınlığından doğan kabalığımı mazur görün leydim."

Kelimelerle arası iyiydi.

Çok uzatmadan masanın üstüne çıkmaya çalıştım ama dikkatinizi çekerim sadece çalıştım çünkü kısa bacaklarım masaya uzanmak için yeterli değildi. Gördüğü manzara karşısında daha fazla dayanamayan Adrian dudaklarının arasından bir kıkırtı kaçırdı ve ben neler olduğunu anlamadan beni kucaklayıp masaya oturmama yardımcı oldu.

Eh, lanet olsun.

Girişte yaptığım tüm o havalı hareketler yok olmuştu. İşte bu yüzden ufak bir velet olmaktan nefret ediyordum. Bacak boyunuz masaya bile yetmedikten sonra bir düzine adamı bayıltmamın ne anlamı var?

Adrian kollarını iki yanıma uzattı ve üzerime eğildi.

"Şehirde son zamanlarda gerçekleşen ölümlerden haberim var." dedim ciddi bir şekilde.

"Gazete okuyan herkesin bu ölümlerden haberi var leydim."

Tsk...Ama ben katilin de kim olduğunu biliyorum aptal!

Yani aslında bilmiyorum...Kimlerin işin içinde olduğunu az buçuk biliyorum diyelim.

"Bu ölümlerin intihar süsü verilmiş cinayetler olduğunu sadece imparatorluk biliyor ve aylardır araştırma içerisinde olmanıza rağmen tek bir adım bile ötesine gidemedeniz. Bildiğiniz tek şey ölümlerin imparotoriçenin hastalığını tetiklediği. Bundan dolayı katilin kara büyüye maruz kalmış biri olduğunu düşünüp şehrin her yerine adamlarınızı koydunuz."

Başıyla devam etmem için onayladı.

"Peki sana aslında ortada bir katil yok ölümlerin hepsi intihardı desem?"

Bedenini üzerimden çekti ve sırtını bana dönüp uzaklaştıktan sonra tekrar bakışlarını bana çevirdi.

"Evet 8 yaşındaki bir kızdan işe yarar bilgi alacağımı düşünmek benim aptallığımdı. Büyüyle yaramazlık yapan bir çocuktan başkası değil-"

"Eğer ortada bir katil olsaydı çoktan tek bir ize bile rastlamaz mıydınız? Söylesene kim intihar süsü verilmiş bu kadar kusursuz cinayet işleyebilir? Katiller ne kadar iyi olursa olsun bir süre sonra kendilerine olan güvenlerinden dolayı hata yapmaya eğilimli olurlar."

belleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin