1

279 44 6
                                    

"sevginin kesintisiz bir şey olduğuna inanmıyorum. sevgi doğuyordu. sonra bir gün ölüyordu. ölünce hiç doğmamış gibi oluyordu."

-Yeşil Peri Gecesi-

"Ahhh siktir hala bu duruma alışamıyorum!"

Ani sesle arkama döndüm, hizmetçim bana getirdiği kahvaltı tabağını yere düşürmüştü.

Eh, benim bu dünyaya alışamadığım gibi onlar da bana alışamamıştı. 8 yaşında küfür eden bir leydi pek tanındık bir manzara değildi.

Ama siz de beni anlayın saygıdeğer halkım, ben 8 yaşında falan değilim 32 yaşındayım! Hayır, hatta geçmişimi birleştirirsem 40 yaşına bastım sayılır? Aman tanrım, çok yaşlandım!

Bana dehşet içinde bakan hizmetçiyi umursamadan aynaya koştum. Yüzümde kırışıklıklar çıkmış olabilir mi? Şu an yaşlı yüzümle karşılaşmak kadar isteyeceğim bir şey yok. Evet hadi her şey bir rüyaydı diyelim ve modern dünyamıza geri dönelim!

Elbette aynada beni karşılayan surat pembe saçlı bir ufaklıktan ibaretti.

Tısk...Lanet olasıcası velet.

Pekala bu dünyaya geleli sekiz yıl olmuştu ve belki de hala her şeyin bir rüya olduğunu düşünmek aptallıktı. Kendimi hayatta her şey var programında kocam 18 yıldır rus bir kadının hesabına para yolluyor ve kadının oğluna oğlum diyor... Acaba kocam beni aldatıyor olabilir mi? Diye soran kadın gibi hissediyordum. Bazı gerçeklerin farkına varma süremiz aynı görünüyordu. Gerçi ben 10 yıl daha erken fark etmiştim.

Ellerimi belime koydum ve hala ifadesiz bir şekilde beni izleyen hizmetçime döndüm.

"Lana tatlım geri kalan hayatına odamdaki bir heykel olarak mı devam etmek istiyorsun? Biraz daha dikilirsen tarihin ilk canlı heykeli olacaksın çünkü."

"Ah, özür dilerim leydim! Hemen topluyorum."

Şapşal şey. Son 1 yıldır benim yanımda çalışsa da en sevdiğim hizmetçimdi çünkü yaptıklarıma verdiği tepkileri çok seviyordum. Diğer hizmetçiler artık bana alışmışken Lana aynı uyumu gösteremedi maalesef. Her adımımda şoka girip 5 dakikalık bir canlı heykel gösterisi yapıyordu. Lana... Eğer modern dünyada karşılaşsaydık seni boyayıp o asalak entellerin müze gezisinde sergiler ve dünyanın parasını kırardım. Ama bu dünyada entel feridun kavramı ne yazık ki gelişmemiş...

Hey, parayı düşünüyorum diye fakir olduğumu mu sandınız? Elbette hayır! Şu an imparatorluğun en zengin ailesinin biricik kızını okuyorsunuz. Evet, o ben oluyorum.

Gözlerimi yeniden açtığımda beni altın bir avizenin karşılamasından zengin bir ailede doğduğumun farkındaydım da imparatorluğun en zengin ve güçlü ailesi olacağını da düşünmemiştim. Geçmiş hayatımda da Amerika'nın en zengin ailelerinden birinin çocuğuydum, her ne kadar parayı kaltak üvey annem yemiş olsa da zengin olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Bu yüzden bu zenginlik beni pek etkilemedi. Burada da evden kovulursam o paranın bir anlamı olmayacaktı çünkü. Para size ait olmadığı sürece bir anlamı yok kızlar... Baba parası, koca parası ya da başka birinin parası inanın hiç fark etmez tek kelimeleriyle sizi kapı dışına koyup çulsuz bırakabilirler. Kendim yaşadığım için biliyorum.

Geçmiş anılarına sahip olan bir çocuğun küçük bir velet gibi davranmasına ihtimal yok. Haliyle bende diğer çocuklardan farklı olarak ailemin endişeleneceği düzeyde "anormal" bir çocuk olarak büyüdüm.

İlk 3 senem normaldi çünkü bedenim benden bağımsız çalışıyordu! Ne yapabilirim, emekleyemiyorum bile ve saçma emzik arzumu bir türlü bastıramayıp bebek içgüdülerime yenildim. 32 yaşındaki zihnimin emzik emmekten bu kadar hoşlanması korkunçtu ama en kötüsü anne sütü içmekti. Ailemle gereksiz bağ kurmamak için onlardan sürekli kaçınsam da ne yazık ki acıktığım saatlerde annemin memesine yapışıyordum. Neyse ki büyüdükçe zihnim bu lanet bedeni ele geçirmeye başladı ve utanç verici hayatım son buldu.

belleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin