Merhaba ben Cümlelerin Kraliçesi! Beşinci bölüme hoş geldin...
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve sıradaki bölümü okumayı lütfen unutmayın.Bol bol acı çekeceğimiz bir bölüm gibi duruyor... (ー。ー#)
Ama güzel kısımlarda var. (Acının kötü olduğunu kim söylemiş??(*⌒3⌒*) )
Bu yüzden vakit kaybetmeden başlaaa! \(^-^)/
Yukarıdaki müziği açmayı unutma.Bugünün parçası:
BLACKPINK - The Happiest Girlİyi okumalar...
5.Bölüm: Dünyanın En Mutlu Kızı
Hayat yaşanıyordu değil mi? İnsanlar nefes alıyorlardı. Mutlu oluyorlardı üzülüyorlardı. Heyecanlanıyorlardı, kızıyorlardı. Birilerinin canı yanıyordu şu dünyada. Ancak canın yanmasından daha kötü bir his de varsa o da yaraların geçmemesiydi. Ne zaman kabuk bağlasa insanlar orayı tekrar kanatıyorlardı. Ne için?
Bizde bazen şey demek istiyorduk, 'Lütfen yarama dokunma. Henüz yeni kapandı. İncinebilirim. Kimseyi incitmesemde hayat beni incitebilir. Kalbim kırılabilir. En başa dönebilirim. Tekrar baştan başlamak kolay değil. Sen gittiğim yolun nasıl dikenli olduğunu asla bilemeyeceksin.'
Bazende şöyle söyleyebilirdik.
'Dünyam yeniden yörüngesinden çıkabilir... Peki bu senin ne kadar umrunda?'Bazende hiç birşey söylemezdik. Gözyaşlarımız akardı. Kalbimiz acırdı. Ancak biz hiçbir şey konuşmazdık. Anlatmazdık. Bu acıya karşı söylenmiş en ağır sözdü. Sessizlik bir sözdü. Bunu herkes anlayamazdı.
"Sen haykırılmaya değecek bir acı değilsin. Beni ağlatabilirsin. Canımı istediğin kadar yakabilirsin. Ama bundan öteye gidemezsin. Ben bir kayayım. Sense bir çakıl taşı. Bana istediğin kadar zarar vermeye çalışabilirsin. Ama beni yerimden oynatamazsın..." Diye fısıldadı Layla.
Ares gideli tam iki gün olmuştu. Dünya dönmeye devam ediyordu. Kuşlar yine aynı neşesiyle cıvıldıyordu. Ancak Layla'nın dünyasında herşey altüst olmuştu. Layla altüst olmuştu...
Sanki o apayrı bir yerde yaşıyordu. Çünkü bu kadar iki farklı dünyanın birleşmesi çok şaşırtıcıydı. Beyaz ile siyahın kesiştiği bir nokta varsa Layla şimdi o çizginin üzerinde gözleri kapalı yürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Şafak
Historical FictionDüşün; karanlığın tam ortasındasın. Etrafını bir sis sarmış. Herşeyini kaybetmişsin. Bir fırtına var. Yürüyemiyorsun bile... Tacın yere düşmüş. Elbisen kirlenmiş. Nefes alamıyorsun. Kalbinde bir hançer. Bir acı. Yere yığılıyorsun görüş alanın daralı...