Darbe

1.1K 107 132
                                    

Korkuyorum. Korkuyorum çünkü karşımdaki insan sıradan biri değil. Kız kardeşim...

Bugün belki de geri dönüşüm olmayacaktı ama bu umrumda değildi. Zaten asıl sorun tek parça halinde bu günü atlatmam olurdu çünkü biliyorum ki bugün olacak şeylerden sonra ölmezsem acıyla yaşayamam.

Ülkünün intikam almaya gelen hali herşeyi yakıp yıkacağını kanıtlıyordu. Tek korkum buydu.

Aresle beraber pistteydik ve dışarı çıkmıştık. Yan yana ayakta duruyorduk öyle.
" sence bugün neler olacak?" Dedi. Yüzüne bakmadım.

" paramparça olacağım." Dedim hiç düşünmeden.
Kafasını bana çevirdiğini hissettim.
" zaten Ülkü bunu yapmak için geliyor."
Derin bir nefes alıp aresin karşısına geçtim. Yüzüne baktım.

" şöyle bakma." Dedi kızarak. Gülümsedim. Veda edeceğimi biliyordu.
" başka türlü bakamıyorum özür dilerim."
Dudaklarımı birbirine bastırırken biraz düşündüm. Ne demeliydim?

" iki gündür bana gülümsüyorsun." Dedi. Sesi bile mutlu olmadığını anlatıyordu.
" ama bu beni mutlu etmiyor çünkü sen zaten iki gündür gidip gelmemeye hazırlanıyorsun."

Bakışlarım etrafta gezdi. Piste baktım.
" burası ile beni sen tanıştırdın. Buraya ilk Seninle birlikte geldim. Şimdi tek başıma çıkıyorum. Bir daha gelemeyeceğimi bilerek, belki de hissederek."

Gözlerim dolmasın diye uğraştım. Aresi sevmek istemiyordum. Bir daha o bataklığa düşmek istemiyordum. Onu sevmemeliydim, veda ederken zorlanmamalıydım.

O karşımda gözleri dolmuş duruyordu.
" ağlama." Dedim zar zor.
Gözünden yaş düştü ama o kendini sıkmaya devam etti. Burnumun direği sızladı. Gözlerim doldu.

" Gökalp amca Sana emanet."dedim gülümserken.
" dağıtma anlaştık mı? Yanıma gelmeye de kalkma sakın. Vaktinden önce ölemezsin."

Sağ gözümden akan yaş titreyen dudaklarıma ulaştı.
Ares karşımda sanki konuşursa ağlayacakmış gibiydi.

Dudakları titredi ama konuşamadı. Gözünden akan yaşlara rağmen kendini sıkmaya devam etti.
Sanki bırakırsa feryat ede ede ağlayacakmış gibiydi.
" dikkat et kendine." Dedim. Arkamı döndüm.

Gözlerimden ard arda yaşlar düşerken yürümeye başladım.
" seni seviyorum." Sesi tir tir titremişti. Ayaklarım sanki yere mıhlandı. Seneler sonra beni sevdiğini söylemişti.

Kafamı yere eğdim. Ağlamaya başladım. Sessiz ama içimde çığlıklar kopan bir ağlamaydı. Kafamı kaldırıp arkamı döndüm. Ağlıyordu. Kendimizi tutamamıştık.

Hep böyle anlarda mı anlaşılırdı birbirini sevenler, ölümle burun buruna gelmeden kıymet bilinmez miydi? Bilinmezdi...

Hızlıca arese doğru yürüdüm. Ağlarken Direk kollarımı boynuna sarıp dudaklarımızı birleştirdim. Elleri direk belime sarıldı. Karşılık verdi.

Gözyaşlarımız birbirinden kopmaktan korkan dudaklarımızın arasında eziliyordu. Vücudum titredi. Daha sıkı sardı.

Dakikalar sonra dudaklarımın ayrıldığında sıkıca boynuna sarıldım.
" peşimden gelemezsin."dedim ağlarken. Kafamı boynuna gömdüğüm için sesim farklı çıkmıştı ama o anlamıştı.

Kafasını boynuma gömdü. Omzumda dudaklarını hissettim.
" ne olursa olsun gelemezsin. Öldükten sora da şimdide gelemezsin. Söz ver."

Beni içinde saklamak ister gibi sarılıyordu. Derin derin nefesler alıp veriyordu.
" söz." Dedi Zar zor.
" söz veriyorum."

Hız kesmeden hayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin