Düşman

682 79 13
                                    

Bir uçurum düşledim. Tam ucunda olduğum, rüzgarın efil efil estiği...
O rüzgar o kadar tatlı gelmeli ki beni atlamaya ikna etmeli.

Belki de ikna edilmeye ihtiyacım yoktur. Ben zaten karar vermişimdir. Zaten yaşadığım hayatı istemiyorumdur.

Gözlerimi açmış beyaz tavanla bakışıyordum. Baktım.
Baktım.
Baktım ve baktım..

Olan her şeyi algılamam, koltukta oturan çağanın varlığını hissetmem bir kaç dakikamı almıştı ama yine de sırt üstü uzanırken tavana bakmaya devam ettim.

" uyandığına göre doğrulsan mı artık?" Çağanın sesini duyunca göz devirip doğruldum. Onu takmadan koltuktan kalkıp mutfağa geçtim.

Sigarayla çakmağımı alıp tekrar salona döndüm. Ülkü de o da yan yana koltukta oturuyorlardı. Koltuğa oturup ayaklarımı üst üste koyup ortadaki küçük masanın üzerine koydum.

Sigarayı yaktım. Çakmağı doğrulup masanın üzerine koydum. Bakışlarım masanın üzerindeki bıçağa kaydı. Sonra kendime gelip tekrar geri yaslandım. Ayaklarımı tekrar uzattım.

Sigaradan bir nefes çektim. Geri kalan dumanı dışarı üfledim.
" neden kaçtın?" Çağana baktım.
" kaçmadım. Tüm türkiyeye reklam olmak istemedim."

Bi nevi doğruydu.
" neden döndüğünü söylemedin?"
Derin bir nefes verdim anlaşılan sorgulamaya devam edecekti.
" çünkü biz söylenecek tüm sözleri tükettik. Bilmene de gerek yoktu."

Kolumdaki saate baktım.
" Ülkü ben boş odalardan birinde uyuyacağım. Yarın doktor kontrolüm var." Dedim. Ayağa kalktım. Gidecekken çağanda ayağa kalkıp kolumu tuttu.

" konuşalım." Dedi. Kolumu kurtardım.
" çağan gerçekten istemiyorum. Benden uzak kalsan daha iyi olur. Ben senin kardeşinin sebebi oldum."
Gözlerim dolmasın istedim ama burnumun ucu sızladı. Gözlerim doldu.

" özür dilemedim çünkü bunun özrü olmaz. Açıkçası affetmeni de istemiyorum."
Derin bir nefes aldım.
" yine de için rahat edecekse, mutlu olmayacağım söz veriyorum. Filiz her zaman kabuslarımı süslemeye devam edecek. Ben artık her zaman kan gördüğümde kötü olacağım."

Gözyaşlarımı sildim.
"Kucağımdaki Filiz'in soğuk bedeninin hissettirdiği o duyguyu unutmayacağım. Söz veriyorum."
Genzim yandı.

Aldığım nefes bile zehir oluyordu.
Salondan çıktığımda dudaklarımı ısırmaya devam ettim. Odalardan birine girdim. Ülkünün misafir odasıydı. Yatağın kenarına yere oturdum. Ağlamak çare olmuyordu ama kendimi tutamıyordum.

Bacaklarımı kendime çekip ellerimi yüzüme kapattım.Dirseklerimi dizlerime yasladım.
" bıktım artık ya." Ağladığım için sesim titremişti.

Tüm gece ağladım. Elimden başka bişey de gelmedi. Sabah erkenden ülkünün evinden çıktım. Gökalp amcadan Filiz'in mezarının yerini bulmasını istemiştim. Adresi almıştım.  Mezarlığa geldiğimde etrafa baktım.

" buyrun kimin mezarına bakmıştınız?" Yanıma gelen adama baktım.
" filiz. Filiz ak." Dedim. Adam hemen kafa salladı.
" dün bir adamda o mezar sordu." Dedi.

Kaşlarım çatıldı. Çağan kendi kardeşinin mezarını elbette ki bilirdi. Yani soran kişi çağan değil başkasıydı.
" ismini biliyor musunuz? Yada nasıl biriydi?"

Adam bi kaç saniye düşündü.
" yanında bir adam daha vardı. Koruması gibiydi. Adama deniz bey diye hitap etti. Adamın adı denizdi."
Kafa salladım.

Hız kesmeden hayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin