16

770 87 21
                                        





İyi okumalar ❤️




Taehyung birkaç haftadır garip davranan abisi yüzünden içinde beliren şüpheleri görmezden gelmeye çalışsa bile her seferinde onu geçiştiren cevapları sebebiyle kötü düşünmekten kendini alıkoyamıyor, Jeongguk ile çevirdikleri işleri anlayamıyordu. Birbirlerinden hoşlanmadıkları halde neden birlikte hareket ettiklerini çözememişti.

Kulaklığında en sevdiği şarkı çalıyorken soğuk havaya rağmen giydiği şortunun cebinden telefonuna ulaşmış, kulağına dolan müziğin sesini yükseltmiş, yavaş adımları onu kasabanın ormanına doğru götürmüştü. Amcası son günlerde sebepsizce hastalanırken bunun nedenini Jeongguk ve yaptırdığı büyü olarak varsayıyordu. Tek isteği o garip büyücü kadının söylediklerinin doğru olmamasıydı. Eğer söyledikleri doğru çıkarsa Jeongguk'u kaybedecekti ve bunun düşüncesi dahi kanını tersten akıtıyor, kalbinin sıkışmasına sebep olurken her seferinde içine doldurduğu nefesleri ciğerlerinde yanarak boğuyordu onu.

Hava aydınlık olmasına rağmen ağaçların uzunluğu ve sıklığı yüzünden karanlık bir havaya bürünen ormanda adımlarını hızlandırmıştı. Değişen şarkılara eşlik ederek tanıdık evin yolundan patikayı takip ediyordu. Arkasından omzuna dokunan el ile birlikte yerinde sıçrarken aceleyle kulaklığını çıkarmıştı. Yürürken etrafı kolaçan etmesine rağmen omzuna dokunan kişiye bakmak için arkasını döndüğünde bir tanıdık ve bir yabancı sima ile kaşları eğilmişti.

"Nereye gidiyorsun, Taehyung?" Draven gülümserken sarışın oğlanın omzuna dayamıştı elini.

"Jeongguk'u arıyorum."

"Hmm, Jeongguk, abinle bir işler karıştırıyordu. Buralarda olsaydı kokusunu alırdık." yabancı adam turuncu saçlarını karıştırırken dudağının kenarı kıvrıldı.

"Sorun değil. Onu bekleyeceğimi zaten biliyor." Taehyung turuncu saçlı adamın farklı aksağanından dolayı tek kaşını kaldırmamak için direnmişti.

"Hyung arkadaşın kim?" Taehyung merakla Draven'a çevirmişti gözlerini. Turuncu saçlı adamın kendisini süzdüğünün farkındaydı ve bu adamın garip aurası onu rahatsız etmişti.

"Kendisi Japon asıllı yeni arkadaşım, ismi Ren." Taehyung daha önce duyduğu ama hatırlayamadığı isimle gözlerini kısarken düşünmeye çalışmıştı ama bir türlü hatırlayamıyordu.

"Bir sorun mu var?" Draven kaşlarını çatarken Taehyung'un garip yüz ifadesini incelemişti.

"Hayır, sadece daha önce tanıştığım birine benzettim sanırım." sarışın oğlan gülümsemeye çalışmıştı. Çünkü aklına gelen konuşmalar yüzünden bu adamın kim olduğunu hatırlamıştı. Kendisini tehdit eden adam, Jeongguk'un tahmin ettiği kişiydi ve gerçekten yaşıyordu.

"Ben artık gitsem iyi olacak." Taehyung sahte gülümsemesiyle hafifçe eğilmiş, turuncu saçlı adamla göz göze gelmemeye çalışarak arkasını dönmüştü. Draven sarışın oğlanın garip tavrına bir anlam veremezken ağır adımlarla yanlarından uzaklaşan bedene bakmıştı.

-

Taehyung defalarca kez aradığı sevgilisine ulaşamazken ormandaki evinde, onun odasında volta atıyorken hava kararmıştı. Halen eve gelmemiş ve kendisine geri dönmemiş vampiri için endişelenirken akşam üzeri karşılaştığı adam yüzünden zaten oldukça gergindi ve dışarıya çıkmak onun için güvenli miydi onu bile bilmiyordu.

Kapının çaldığını duyduğunda tırnaklarının dibindeki etleri ısırmayı bırakmış, yatağının üzerinde duran telefona gözleri değdiğinde sinirle çıkmıştı odadan. Eğer gelen Jeongguk ise güzel bir dayağı hakediyordu. Hızlı adımlarla merdivenlerden inerek dış kapıya ulaştığında sinirle açmıştı. Karşısında gördüğü turuncu saçlı adamla gözleri büyürken ne yapacağını şaşırmıştı.

Beauty in death - taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin