15

1.1K 104 47
                                        



Jeongguk her zaman oturdukları söğüt ağacında, bir gece yarısında, yine izliyordu Taehyung'un parlayan güzelliğini. Kucağında oturan bedenin izlediği gökyüzünden daha parlak bir ışıltısı vardı. Yıldızlar önünde eğilirdi güzelliğine.

"İçimde bir sıkıntı var Jeongguk." sıkıntısıyla içini çekti sarışın. Kendisini izleyen irislere çevirdi bakışlarını, dudaklarını birbirine bastırdı.

"Korkuyor musun?" Jeongguk parmaklarıyla okşadı ellerinin altındaki beli.

"Bilmiyorum sadece... Sanki, hiçbir şey yapamayacak mışım gibi, sanki her şey berbat olacakmış gibi bir his işte, tanımlayamıyorum."

"Her şey başladığında, o zaman geldiğinde; sadece bir geceliğine bile olsa, senin iyi şeyler yapacağını biliyorum."

"Ama ölmeme izin verme."

"Asla. Unuttun mu?"

"Neyi?" Taehyung kaşlarını eğmişti.

"Ölen sen değil, ben olacağım. Elmaslar benim canımı alacaktı." Jeongguk kırık bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Böyle konuştuğun zaman suratının ortasına okkalı bir yumruk atmak istiyorum." dudaklarını büzerek hızlı hızlı konuşan sarışın yüzünden Jeongguk kendini tutamamış ve kıkırdamıştı.

"Ölümün içinde güzellik olduğunu söyleyen sendin."

"O benim için geçerliydi."

"Yani ölüm, en güzel haliyle kucağımda mı oturuyor?"

"Bilmem, bunu konuşmayalım."

"Ölümdeki güzelliği bulacağımı söylemiştin."

"Bulmamızı istemiyorum."

"Sorun değil."

Jeongguk kucağında oturan bedenin başını göğsüne yaslarken sıkıca sarılmıştı bedenine. Gelecekleri pek iç açıcı gözükmüyordu fakat şimdi, anın tadını çıkarmayı seçiyordu. Ölümün içindeki güzellikle gece yarısını izlerken, 150 yıllık hayatındaki bütün huzurlu anlarını bir rafa kaldırmış, en güzelini tam şu an yaşadığını hissetmişti. Dolunay ışığı üzerlerine vuruyor, Taehyung'un keyfini yerine getirmek amacıyla hazırladığı ufak sürpriz için vakit öldürüyorlardı. Kendisine sığınan bedenin sıcaklığı göğsüne işlerken dudakları kıvrılmıştı. Gece yarısında yine ısıtmıştı onu güneşi.

"Bu gece ay çok güzel değil mi?" Jeongguk'un sorduğu soruyla Taehyung başını yaslandığı göğüsten kaldırmış, ışıldayan gökyüzüne bakmıştı. Rüzgarın hafif uğultusu ve ayın ışığı huzur verici bir güzellikteydi.

"Evet, çok güzel."

"Jeongguk!" ağacın altından gelen sesle ikili kafalarını eğmiş, gelen kişiye bakmışlardı. Gecenin yarısında bile takım elbise giyen arkadaşı yüzünden ağzında bir küfür mırıldanmış, kucağındaki bedeni sıkıca tutarak aşağıya atlamıştı.

"Romantik dakikalarınızı bölüyorum kardeşim ama Hoseok küfür etmeye başladı."

"Tamam gidelim hadi... Ayrıca! Şu üzerini değiştir lütfen."

"Bence yakışmış." Taehyung dudaklarını büzerken eliyle bir ok işareti yapmıştı. Yoongi kaşlarını imayla kaldırıp indirirken Jeongguk kucağındaki bedenle yürümeye başlamıştı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sürpriz."

-

Işıkları dışarıya vuran tahta bir kulübenin önüne geldiklerine Yoongi ıslık çalmış, Hoseok hızla yanlarına gelmişti. İnsan gözüyle bakıldığı zaman gerçekten bu hızları garip gözüküyordu ve oldukça etkileyici duruyordu. Bir toz uçuşması gibi, belki ondan bile hızlıydı. Çok dikkatli bakıldığında farkedilebiliyordu.

Beauty in death - taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin