Jude Bellingham

4.2K 61 23
                                    

Çok mu erken geldim sanki? Bugün takım için izin günüydü, sağlık ekibinin başındaydım ve bugün bazı sakat oyuncularla bireysel çalışma yapacaktık ama sanırım çok erken geldim. Jude ile kararlaştırdığımız saat 11.25'ti, ama şimdi 10.30. Tesisteki birkaç kişiye selam verip, suyunu aldım ve çalışacağımız spor salonuna gittim, en azından o geldiğinde bazı şeyler hazır olurdu. Bitirdikten sonra arkamı döndüğümde Jude'un bana oldukça yakın bir yerden beni izlediğini gördüm, bu beni şaşırttı çünkü ne kararlaştırdığımız zaman ne de belirttiğim yerdi. Yeni uyanmış gibi görünüyordu ve pek mutlu değildi. İzin gününde erken kaldırırsan böyle olur, Adelaide. Ama bunu o istedi ve dün gece ne yaptığı beni ilgilendirmez. Bugün benimleydi ve bir şekilde buna katlanmak zorundaydı. Bir sporcu olarak hayatını planlaması gerektiğini bilmeli.

"Günaydın, Jude? Erken gelmişsin. Bu saatte anlaşamamıştık."

"Bu seni rahatsız mı ediyor, Adelaide?"

"Hayır tabikide, bu işime gelir. Sadece bir yarım saat daha istirahat etmek yerine gelmene şaşırdım. Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz."

"Benden olabildiğince çabuk kurtulmaya çalışıyorsun."

"Bu tür bir ima gerekli mi? Senin benimle alıp veremediğin ne var, Bellingham?"

Ona bir adım daha yaklaştığımda bedenlerimiz birbirine değecek kadar yakındı ve gözlerinin içine bakmaya başladığımda bir süre bakışmıştık ve sonra geri çekildi, bu sessizlik beni rahatsız etti, derin bir nefes verdim ve kenara oturdum. Bir süre sonra soğuk ve mesafeli tavrına aynı şekilde karşılık vererek günün programının bitmesine saniyeleri sayıyordum, fazla çaba sarf etmiyordu, motivasyonu da düşük denmeyecek kadar kötüydü bugün. En son kendini yere attığında yanına oturdum ve normalde sakat olan bacağına dokunduğumda sorunun orada olmadığını belirten bir mırıltı çıkardı.

"Takım doktoruna gitmelisin."

"Bizler sporcuyuz, normalde bu tür şeylere katlanmak zorundayız."

"Önümde kıvrandığına göre dayanamıyorsun."

"Yorgunum ve bacağım ağrıyor. Abartma."

"Üzgünüm, senin hakkında iyisini düşündüğüm için bu benim hatam."

"Adelaide?"

"Efendim?"

"Onunla akşam yemeği yemenizin özel nedeni neydi?"

"Kimden bahsediyorsun?"

"Gio."

"Arkadaşın başka bir arkadaşıyla yemeğe çıktı diye kıskanacağını sanmıyorum."

"Soruma cevap ver, lafı dolandırma."

"Özel bir sebep yoktu, bir teklif aldım ve kabul ettim, aldığım karardan gayette mutluyum, senin için bunun sorunu nedir?"

"Hiçbir şey, bu benim için neden sorun olsun ki zaten..."

"Bilmem belki hislerin veya korkuyorsundur, ben bunu her şeye rağmen sorayım."

"Aslında bende bu konu hakkında-"

"Özür dilerim, çok haklısın. Senin duygusuz ve ruhsuz bir adam olduğunu unutmuşum."

"Bugünlük bu kadar yeter. Ben gidiyorum. Sonra görüşürüz."

"Ne zaman bittiğini ve buradan çıkacağını ben  söyleyebilirim."

"İşlerim var."

"Bazen cidden beni Gio'dan kıskandığını düşünüyorum."

"Bu saçma düşüncelerini kendine saklamayı öğren."

imagine with footballers / one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin