Kerem Aktürkoğlu

1.8K 51 19
                                    

Kerem sabah uyanmış, duşunu ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmişti. Evde bir serinlik vardı, muhtemelen balkon kapısını açık bırakmıştı, kapıyı kapatıp mutfağa yöneldiğinde bir ses duydu. İlk başta anlayamasa da sonra bunun bir kedi sesi olduğunu fark etti ve duyduğu yere doğru adım atmaya başladı. Yanılmamıştı, evine bir kedi girmişti. Turuncu ve beyaz tonlarında tüyleri olan yeşil gözlü kedi balkon köşesine sıkışmıştı, Kerem başta çekinse de bir hayvanın acı çekmesine dayanamayıp hızla onu oradan kurtardı. Hayvanları severdi ama daha önce hiç bir hayvan sahiplenme durumu olmamıştı, çünkü korkardı. Evine sessiz sakin bu misafir girene kadar.

"Günaydın kaçak, hayırdır evimdeki mamaları almaya mı geldin? Umarım sana bakan kişi çok endişelenmez, sokak kedisi misiniz acaba? Ama öyle miyavlamakla olmuyor, ben seni anlamıyorum dostum, ne diyorsun? Mauro'nun İspanyolcası daha kolay anlaşılır. Sen de beni anlama, oh ne güzel ya!"

Kerem kucağındaki kediyle konuşmaya devam ederken hala miyavlamalar dışında bir cevap alamamıştı, aldığı cevabı da anlamıyordu. Daha küçük bir kedi yavrusuydu, hızla internetten kediye ne verebileceği konusunda bir şeyler araştırmıştı.

"Sana yemek söylediğimize göre sen şuraya otursan, oturmazmışsın. Bak mesafeli oturmak zorundayız, ben korkuyorum senden. Biraz bekle hem ben de açım şey, kedi. İsmini bilmiyorum söylemezsen de bilemem özür dilerim. Delirdim iyice sabah sabah!"

Kerem şapşallığı ve yorgunluğun üzerinde olduğu bir sabahta kendi kendini güldürmeyi başarıyordu. Gece güzel bir maç oynamışlardı, İstanbul'a geç saatte dönmüşlerdi. Kendine kahvaltısını hazırlayıp hazırlıksız misafirini de yanına oturmuştu Kerem, benziyorlardı aslında. Sarışın kedi.

"Senin adın sarışın kedi olsun mu? Bence bunu oylayabiliriz. Sarışın kedi olsun diyenler el kaldırsın ki o benim, ben Kerem. Sen de sarışın kedi. Tanıştığımıza memnun oldum!"

Kerem yaklaşık 1 saat önce tanıştığı kediye isim bile koymuştu. Yanyana kahvaltılarını yaparken televizyonda dün gece olan maçın ve golün tekrarını izliyordu. Yaklaşık bir süre sonra kapı çalmıştı, hiçbir fikri yoktu birinin geleceğinden.

"Barış? Hayırdır ne işin var burada?"

"Ayıp lan, insan hoşgeldin der? Seni özledim geldim, kırıldım Keremciğim."

"Şaşırdım, yaklaşık 5-6 saat önce beraberdik ama özleşelim bakalım."

Barış Kerem'e gülüp eve geçtiğinde koltukta oturun kediyi fark etmişti, kocaman bir şey olmasa da Kerem'in evinde fark edilir bir şeydi.

"Sen kedi mi sahiplendin Kerem?"

"Yok ya, balkon kapısı açık kalmış. Sabah bir kalktım, o beni bulmuş. Kahvaltımızı yapıp dün geceyi değerlendiriyorduk sen gelene kadar. Bir de isim seçtik."

"Ne ismi?"

"Kediye ne deseydim? Oylamaya sundum, sarışın kedi seçildi. Uygun oldu bence."

"Bu oylamaya kimler katıldı acaba? Sen ve evindeki cinlerin mi?"

"Yok lan abart. Ben seçtim tabi, komiklik olsun diye. Samimiyet kurmaya çalışıyoruz da, korkmadan."

"Samimiyeti koltuğun en uzak köşelerine oturarak mı kuruyorsunuz?"

"Barış dalga geçmeye mi geldin kardeşim? Korkuyoruz işte yapacak bir şey yok."

imagine with footballers / one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin