Çok şey denedim. Güneş yine batmak üzere ve ben gün ışığı olmadan yazamadığımı tamamen unuttum. Kısa kesmem gerekiyor. Acilen bu bölümü bitirmeliyim. Sabah uyandığımda ilk fark ettiğim şey etrafın buz gibi olduğu idi. Yani bir bakıma da normal çünkü bilmem kaç kilometre yukarıdayım. Üzerimdeki örtünün tamamını kendime kıyafet gibi dolamıştım, çünkü cidden çok soğuk olmuştu. Şimdi yazarken de yatağımın üzerinden yazıyorum. İçerisi sıcak, camı kapatmak istiyorum. Nefessizlikten ölmek de istemiyorum. Bilemiyorum burada susuz yemeksiz ne kadar yaşarım. Çok uzun sürmez herhalde, iyi olur bu cehennemden kurtulmuş olurum. Aklıma tabanı kazıma geldi. Belki, belki de aslında bir merdiven vardır? Çünkü ne bileyim buraya bir şekilde çıkmış olmalıyım ya hani? Ben de denedim. Önce tırnaklarımla denedim ve elime geçirdiğim tek kan ve acı oldu. Sonra kalemimle biraz kurcaladım ve hemen vazgeçtim. Kalemimin kırılması demek hikayemin sonu olurdu ve bu, bu gerçekten kötü olurdu. Ondan sonrasında bazı değişiklikler yaptım bu güzel odamda. Yatağımı camın dibine dayadım. Böylece uyurken yıldızları izleyebilirim. Bu sayede de insanın içini kemiren yalnızlığım ile çarpışan sıkkınlığımın verdiği savaşı falan rüyamda görmem. Evet, bu gerçekten de iyi olur. Aklım sürekli yer yüzünde. O sivri tepeli bir sürü şey be her yeri kaplayan açık yeşil başka bir şey. Hepsi o kadar güzel duruyor ki anlatamıyorum bile. Olmuyor yani, bilemiyorum. Ama evet! Eminim ki sen biliyorsundur değerli okuyucu. O yeşil şeyin güzelliğini biliyorsundur. Ya da o sivri tepeli şeylere dokunmuşsundur sanırım? Bazılarının onlardan bir şeyler topladığını gördüm. Sanırım bir tür anlaşma içinde gibisiniz? Sizin pek bir şey verdiğinizi görmedim ama, ama sizden küçük bir tanesi bir kucak verdi evet. Bunlar size yiyecek sağlıyor değil mi? Merak ediyorum onlara ne diyorsunuz? Ahh, hatta çok merak ediyorum beni anlıyor musunuz? Veee evet... Karanlık o kadar çok çöktü ki artık kalemni ucunu yazımla kadrıştırıyoprum. İyi geceler deerli okucyum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KULE
FantasyZirvenin yalnızlığımı yoksa Ahmet'in çok düşünmesi mi sebep oldu bilmiyorum ama bu kulede çok şey oldu. Hem de çok şey.